İlk olarak 2012 yılında duyurulan ve 2014 yılında Airbus tarafından ayrıntılı bir biçimde tanıtılan “Space Flex” adlı yeni kabin tasarımı yavaş yavaş yaygınlaşırken, tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Space Flex konsepti şimdilik, Airbus’ın A320 ailesindeki uçaklarını kapsıyor.
Yeni konsept çerçevesinde, A320 tipi uçakların arka bölümü yeniden tasarlanmıştı.
Bu çerçevede uçağın “galley” adı verilen mutfak bölümü küçültülürken, yolcu koltuklarının bittiği noktada sağlı sollu bulunan iki adet tuvalet, uçağın arkasına, mutfağın yanına taşındı.
“Jump-seat” adı verilen kabin memuru koltuklarının sayısı da, beşten üçe düşürüldü.
Yeni tasarımın en önemli amacı, aşağıdaki şekilde de görüleceği üzere, uçağın en arka bölümündeki koni şeklindeki alanın daha etkin bir biçimde kullanılarak, kabindeki toplam alanın artırılmasıydı.
Space Flex’in, mufak büyüklüğünün ve buna bağlı olarak tuvalet yerleşiminin değiştiği v1 ve v2 olmak üzere iki farklı versiyonu bulunuyor.
Space Flex Beğenildi mi?
Space Flex tasarımı sayesinde elde edilen ilave alanın ne şekilde değerlendirileceği, havayolu şirketlerinin tercihine kalıyor.
Klasik tasarımda yolcu koltuklarının bittiği yerde bulunan tuvaletlerin kaldırılmasıyla doğan alana ilave koltuk sıraları yerleştirilebileceği gibi, bunun yerine, Economy Class’taki koltuk sıralarının araları açılarak, yolculara çok daha konforlu bir seyahat imkânı da verilebilir.
İlk seçenek tamamen gelir/kâr ikilisini ilgilendirirken, ikinci seçenek ise tamamen yolcu memnuniyetine yönelik bir durum gibi görünüyor.
Airbus A320neo tipi uçağın ilk kullanıcısı olan Lufthansa da, Space Flex tasarımında karar kılmıştı.
Ve Lufthansa, yeni tasarım sayesinde elde edilen ilave alanı, ilave koltuk yerleştirerek değerlendirme yoluna gitti.
Kaldırılan tuvaletlerin yerine iki sırada tam 12 koltuk ilave edildi.
Şirketin klasik A320’lerinde 168 koltuk bulunurken, neo modelinde bu sayı 180’e çıkmış oldu.
Gelir açısından kısa vadede faydalı gibi görünen bu hamlenin ardından yolculardan ciddi şikayetler gelmeye başladı.
Zira Lufthansa A320neo’nun Business Class bölümündeki diz mesafesi 32 inç’e yükseltilirken, Economy Class’taki diz mesafesi 30 inç’ten, 29 inç’e geriledi.
Hatta kabinin en arkasındaki son üç koltuk sırasında bu mesafe 28 inç‘e kadar düşüyor.
Ayrıca yolcu kapasitesi artmasına karşın baş üstü dolaplarının büyüklüğü aynı kaldığından, bu açıdan yolcu başına düşen hacim azalıyor.
Daha da kötüsü, uçağın en arka sırasına denk gelen koltuklarda pencere bulunmuyor.
Neticede ortaya öyle garip bir durum çıkıyor ki, bir “network taşıyıcı” olan Lufthansa’nın Economy Class’ta yolcularına sağladığı diz mesafesi (29 inç), bir “düşük maliyetli taşıyıcı” durumundaki Ryanair’in filosuna önümüzdeki yıllarda katılacak yeni Boeing 737 MAX tipi uçaklarındaki diz mesafesinin (30 inç) gerisinde kalacak.
Lufthansa’nın yolculardan gelen eleştirilere verdiği cevap ise, A320neo tipi uçakların çok kısa mesafeli uçuşlarda kullanılacak olması.
Ancak ne kadar kısa süreli olursa olsun, yolcuları böylesine dar alanlarda oturmaya mecbur bırakmak ne kadar doğru, bilemiyoruz.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Airbus’ın Space Flex adını verdiği yeni tasarım sayesinde elde edilen ilave alanın nasıl kullanılacağı havayolu şirketlerine kalmış.
Bu bölüme koltuk yerleştirerek kısa vadede belki bir gelir artışı sağlanabilir ama bu durumdan memnun olmayan yolcuların uzun vadede havayolu tercihlerini değiştirmesi de söz konusu olabilir.
Son olarak, kabin memurlarının da, yeni galley’nin o dar ortamında çalışmak zorunda kalacağını belirtmemiz gerekiyor.
Comments
One response to “Airbus’ın “Space Flex” Adını Verdiği Yeni Kabin Tasarımı Beğenildi mi?”