Mazoşizm mi, sadizm mi; tam anlayamıyorum ama kötü haberlerin ön plana çıkarılması gibi garip bir temayül var insanoğlunda.
Geçtiğimiz hafta içinde THY; 2006’yı, hem de yepyeni tam 24 hat açtığı yılı, kâr ederek kapattığını açıkladı.
Bu haber, tahmin ettiğim üzere pek ilgi çekmedi.
Oysa aynı günlerde gazete ve internet sitelerini süsleyen bir başka haber; negatif bir haber, dikkatleri daha fazla celp etti.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) tarafından hazırlanan bir raporda, THY yönetiminin rötarlarla ilgili olarak ikaz edildiği belirtiliyor.
Ama haber öyle bir başlıkla çıktı ki, sanki bugün mevcut olan bir durumdan bahsediliyordu.
Oysa mesele, 2004-2005 yıllarına aitti ve THY’nin 2006’daki “zamanında kalkış” performansı gayet iyiydi.
THY’den yapılan açıklamaya göre;
“Türk Hava Yolları, Avrupa Hava Yolları Birliği’nin (AEA) servis kalitesi değerlendirme kriterlerinden biri olan Zamanında Kalkış Oranı’nı, 2006 yılında yüzde 83,9’e yükseltti. THY, 2005 yılında 127 bin 137 olan sefer sayısını yüzde 48.7 artışla birlikte 152 bin 536’ya çıkarmasına rağmen zamanında kalkış oranını 7 puan daha artırarak büyük bir başarı elde etti. THY, Avrupalı 10 büyük havayolu arasında ikinci sıraya yerleşti.”
Öte yana, gözümüzü gerçeklere, ABD’ye çevirelim.
Son açıklanan bir rapora göre orada durum gerçekten hiç iç açıcı değil.
Kayıp bagaj ve rötar miktarı her geçen yıl artıyor.
Önümüzdeki günlerde bir çözüm bulunması ihtimali düşük görülürken, işlerin daha da kötüye gidebileceği ön görülüyor.