Dün gece Airbus’ın web sitesindeki sipariş listesini incelerken dikkat çekici bir şeyle karşılaştım.
Çekmemesi de mümkün değil çünkü ilk kez duyduğum Wizz Air adlı bir firma Temmuz ayında tam 50 tane A320 siparişi vermişti.
Havayolu sektöründe kriz var, kriz var derken böylesi büyük bir sipariş gerçekten incelenmeye değer.
Pek iyi, kim bu Wizz Air?
Bu şirket, ilk uçuşunu 19 Mayıs 2004 tarihinde Polonya’nın Katoviçe kentinden yapmış.
Şu anda Orta ve Doğu Avrupa’da 11 uçuş merkezi olan şirket, toplamda 150 civarında noktaya sefer düzenliyor.
Kendisine düşük maliyetli taşıyıcı (low cost carrier) iş modelini seçen Wizz Air’in filosunda her biri tamamı deri kaplı 180 koltuğa sahip 26 adet Airbus A320 bulunuyor.
Web sitelerinde koltukları tanımlarken kullandıkları “comfortable” kelimesini bu manada biraz esprili bulduk.
Zira mukayese etmek gerekirse THY’nin A320′lerinde sadece 150 koltuk var.
Bu durum, Wizz Air’de tam 5 sıra daha fazla koltuk ve çok daha az diz mesafesi anlamına geliyor. Konfor hak getire! 🙂
Wizz Air’de en ilgi çekici nokta, firmanın tam bir risk sermayesi (venture capital) prensibi üzerine kurulmuş olması.
Havayolu sektöründe tecrübeli altı kişi bir araya geliyor ve gerekli sermayeyi bulup şirketi kuruyorlar. Şu ana kadarki duruma bakılırsa iyi de gidiyorlar.
Şimdi başka bir soru sormak istiyorum:
Türkiye’de neden böyle bir şirket yok? Veya ne zaman olacak? Bunca yıl havayolu sektöründe çalışıp iyi kötü bir tecrübe birikimine erişen insanlar neden bu tarz bir teşebbüse girişmezler?
Bu sorunun cevabı belki de sivil havayolu sektörünün bir türlü kurtulamadığı, müzmin “milliyet temelli mülkiyet sorunsalı” olabilir.