Saat gibi, bankacılık sistemi gibi, Swissair de İsviçre’nin sembollerinden bir tanesiydi.

2001 yılındaki bu beklenmedik batışın filmini (Grounding) bile çekmişlerdi.

İsviçre halkının moralini bozan bu olaydan sonra “Swiss” adıyla yeni bir havayolu şirketi kurulmuş ancak o da bir türlü tutunamayınca, Lufthansa devreye girerek bu şirketi bünyesine katmıştı.

Bu noktada Swissair’in zamanında başını çekmiş olduğu ve havayolu sektörünün ilk ittifaklarından olan Qualiflyer’a değinmek gerekiyor.

2 Nisan 1992 tarihinde Swissair’in liderliğinde Swissair, Cross Air ve Swissôtel’in sadakat programlarının birleştirilmesiyle kurulan Qualiflyer, zamanla sadece Avrupalı havayollarının üye olduğu bir ittifak haline evrilmişti.

Qualiflyer bünyesinde yine aynı adla bir sık uçan yolcu programı oluşturulmuştu. Bu programın ilk başta giriş seviyesi ve Travelclub olmak üzere iki segmenti bulunuyordu.

Bunlara daha sonra, Travelclub Gold ve çok az kişinin üye olabildiği Qualiflyer Circle adlı yeni segmentler eklenmişti.

Ekim 2001’de Swissair’in iflas bayrağını çekmesi, kendisi ve hissedarları dışında belki de kimseyi üzmemişti.

Zira, sadece Avrupalı havayollarından kurulu bir yapı, ittifak olmaktan ziyade bir “holdingleşme” şeklinde algılanmıştı.

Qualiflyer programı, 3.5 milyon üyesi ile 31 Aralık 2002 tarihinde havayolu sahnesinden tamamen çekildi.

THY, 30 Mart 1998 tarihinde, yani Star Alliance’a girişinden tam 10 yıl önce bu ittifaka üye olmuştu.

1 Kasım 1998′de sadakat programını Qualiflyer ile birleştiren THY, Ocak 1999’da yaşanan hükümet değişikliği sayesinde, elini verdiği Swissair’e kolunu kaptırmaktan kurtulmuş ve Ekim 2000’de Qualiflyer’dan tamamen ayrılmıştı.

Şu an devam etmekte olan Miles & Smiles sık uçan yolcu programı da Miles & Miles adı ile 29 Ekim 2000 tarihinde devreye girmişti.

Ama THY kadar şanslı olamayanlar da vardı.

Qualiflyer bünyesinde kendisini Swissair’e teslim etmiş olan Belçika bayrak taşıyıcısı Sabena, Swissair’le aynı kaderi paylaşmak zorunda kalmıştı.

Ve Swissair’in iflasının ardından geçen onca yılın ardından Belçika devleti, İsviçre’yi, Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı’nda dava etmeye karar vermişti.

Zira Sabena’nın hissedarları, uğradıkları zararın tazmin edilmesini istiyordu…