Geçtiğimiz hafta Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan yatay havacılık anlaşmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştım.
Yine geçen hafta, gözden kaçırmamamız gereken bir başka gelişme daha oldu.
ABD ile Avrupa Birliği arasında 30 Mart 2008 tarihinde devreye giren Açık Semalar anlaşmasının ikinci aşamasına gelindi.
İkinci aşamadaki en önemli husus, havayolu şirketlerindeki mülkiyet sınırlamasının kaldırılması.
Şu an için yabancılar bir Amerikan havayolu şirketinde en fazla %25 oranında pay sahibi olabiliyor. Avrupa Birliği’nde ise bu oran %49,9.
Açık Semalar’ın bu ikinci aşamasıyla birlikte, ABD ve AB vatandaşları karşılıklı olarak bu sınırlamalardan kurtulmuş olacak.
Böylece Havayolu 101’de yıllardır ısrarla vurgulamış olduğum “milliyet temelli mülkiyet sorunsalı” en azından bu iki büyük devletler topluluğu arasında ortadan kalkmış olacak.
Yani mesela Lufthansa, şu anda sadece %20 civarında hissesine sahip olduğu JetBlue’nun tamamını (veya en azından yarıdan fazlasını) satın alabilecek.
Tabii açık semalar anlaşmasının bu ikinci aşamasının devreye girebilmesi için ciddi bir engel bulunuyor:
ABD Kongresi.
Avrupa Birliği tarafında 27 üye ülkenin bu anlaşmayı onaylamasına kesin gözüyle bakılıyor.
Ama Amerikan Kongresi’nin ne yönde karar vereceği biraz şüpheli.
Geçmiş yıllarda aynı konu gündeme geldiğinde, “ABD’nin güvenliği” söz konusu edilerek bu girişim engellenmişti. Benzer bir durumun önümüzdeki dönemde de yaşanması muhtemel.
Ama Kongre bu anlaşmayı onaylarsa, ticarî havayolu sektörü belki de tarihinin en önemli aşamasını kaydetmiş olacak; serbest rekabetin önü açılacak.