Wright Kardeşler’in ilk uçağının göğe yükselişinin 100 küsur sene ardından, üretici firma çeşitliliği açısından semalar yeniden renklenmeye başlıyor.
Havacılığın ilk yıllarında üretilen uçakların nispeten basit bir yapıda, fazlaca yükselmeden ve düşük hızla uçuyor olması, uçak üretiminin dünyanın dört bir yanında yapılabiliyor olmasını sağlamıştı.
Türkiye’de fabrikasyon anlamında Nuri Demirağ ve bireysel anlamda Vecihi Hürkuş, uçak üretiminde aktif rol almışlardı.
Devlet seviyesinde ise Almanlarla ortaklaşa yapılan, ancak başarısızlığa uğrayan bir Kayseri Uçak Fabrikası (TOMTAŞ) tecrübesi bulunmaktadır.
Uçak üretimindeki dönüm noktası, İkinci Dünya Savaşı’dır.
Uçağın son derece etkin bir “insan öldürme” aracı olabileceğinin anlaşılması, bu alana yapılan teknolojik yatırımın çok büyük miktarlara ulaşmasının önünü açmıştır.
Jet motorunun icadıyla birlikte uçakların hızları insanın tahayyül sınırlarını zorlayan seviyelere ulaşırken, gerek yüksek hız gerekse seyir irtifasının 10.000′li metrelere çıkması uçakların gövde mukavemetinde de radikal yenilikler yapılmasını zorunlu kılmıştı.
Askerî alandaki tüm bu gelişmeler savaş sonrasında ticarî uçaklara da aktarıldı. Bu durum iki önemli sonucu doğurdu:
Artan üretim maliyetleri ve yüksek teknoloji ihtiyacı
Koltuk kapasitesinin ve dolayısıyla havayolu ile seyahat edenlerin artması
Savaşın ardından gelen altın çağda uçak üretiminde neler mi oldu?