Avrupa Birliği’nin son dönemde, gecikmeyle de olsa, hayata geçirmeyi başardığı belki de en önemli teknoloji projesi, Airbus A380′in üretilmesi olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde Emirates’in verdiği yeni siparişle gözler yeniden A380′e çevrilmişti.
Her ne kadar Almanya, Fransa ile birlikte Airbus şirketinin başını çekiyor olsa da, Alman bayrak taşıyıcı Lufthansa, A380 için biraz beklemek zorunda kalmıştı.
19 Mayıs 2010 tarihi itibarıyla Lufthansa; Singapore Airlines, Emirates, Qantas ve Air France’tan sonra A380′i filosunda bulunduran beşinci şirket unvanını kazandı.
Toplamda 15 A380 siparişi olan Lufthansa şimdilik sadece bir taneyle idare etmek durumunda.
Halen Emirates’in filosunda 9, Qantas’ın 6, Singapore’un 10 ve Air France’ınkinde 3 adet A380 bulunuyor.
Tabii bu noktada Lufthansa’nın izlediği Prusya disiplininden bahsetmek gerekiyor.
Diğer havayolları da A380′i hizmete vermeden önce mutlaka benzer süreçlerden geçmiştir. Ama Lufthansa’da bu durumu bariz bir biçimde gözlemlemek mümkün.
Lufthansa tarafından A380 için hazırlanan özel sayfada bu dev tayyarenin filoya katılış aşamaları detaylı bir biçimde gösteriliyor.
Üretim aşaması, kuyruk boyama, nakliyat, kabin içi görünüm, simülatör gibi farklı bir çok konuda hazırlanan kısa videolara ve A380′le ilgili teknik detaylara bu sayfadan ulaşmak mümkün.
Dikkati en fazla çeken husus, uçağın teslim alınmasıyla sefere verilmesi arasındaki süre oldu.
19 Mayıs günü teslim alınan A380, gerekli hazırlıklardan sonra 11 Haziran günü Frankfurt – Tokyo hattında seferlere başladı.
Tarifesiz ilk sefer ise Alman Millî Takımı’nın Dünya Kupası için Güney Afrika’ya götürülmesi için yapıldı.
Üç haftayı geçen bu sürede A380, Almanya’daki bir çok havalimanına götürülerek ilgili personelin hazırlanması sağlandı. Uçak tepeden tırnağa bir kez daha gözden geçirildi.
Hiç kimse, “Uçak gelmiş, seferler için ne diye bu kadar bekliyoruz. Hadi hemen başlayalım” demedi.
Önceden tespit edilmiş prosedürlere harfiyen uyuldu. Kuralların laf olsun diye değil, gerçekten uygulanması gerektiği için yazıldığı konusunda kimsenin şüphesi yoktu.
Lufthansa’nın A380′inde beni tek rahatsız eden, business class koltuklarının tasarımı oldu.
Lufthansa, business class’ta 180 derece yatabilen koltuklar yerine “Lie Flat” olarak adlandırılan ve yaklaşık 160 derece yatabilen koltukları kullanmış.
Lufthansa ürün müdürleri kusura bakmasın ama o kadar para ödedikten sonra, 10 küsur saatlik yolu böyle bir koltukta geçirmeyi doğrusu kimse istemez.
Koltuk tasarımında neden böyle bir seçim yapıldığını anlamak çok kolay değil. Business Class kapasitesini yükseltmek, bu yöndeki tek motiv olmasa gerek.
Acaba neden böyle bir şey yapıldı?