Bir önceki yazımızda, Antalya’nın doğusundaki turizm potansiyelini arttırmak için muhakkak işler hale getirilmesi gereken ve nihayet tarifeli seferlerin bu yılın Temmuz ayında başladığı Gazipaşa Havaalanı’ndan gelen yeni haberler hiç de iç açıcı değil.
Bugünkü Hürriyet’te Ankara uçuşlarının iptal edildiği, İstanbul yönlü son seferin ise 20 Eylül’de yapılacağını okuyunca, yine önceki yazımda değindiğim geçmiş tarihli bir iddianın doğruluk payının arttığına kanaat getirmeye başladım.
Hürriyet’in haberine göre, Borajet yetkilisi iptal kararına; çoğu kez 3-5 yolcuyla uçulduğunu ve toplamda % 30’luk bir doluluk oranının bile yakalanamadığını gerekçe olarak göstermiş.
Ayrıca, aletsiz iniş yapılamayan bir havaalanına kış aylarında sefer düzenlenemeyeceğini de eklemiş. Daha geçen ay şatafatlı merasimlerle açılan, Bakanların ve Meclis Başkanının vaatlerde bulunduğu, yerel yetkililere göre ise civarında yana yakıla arazi arayanların çoğaldığı bir havaalanı için bu ne yaman çelişki…
Yakın zamana kadar sayısı 20’ye yaklaşan ve ILS bulunmayan havaalanlarına yoğun seferler düzenlendiğini biliyorken, yapımına 19 yıl önce başlanan bir havaalanında maliyeti insan hayatı ile karşılaştırılamayacak derecede düşük bir hiçbir aletli iniş sisteminin olmayışı da ayrı bir tartışma konusu olsa gerek…
Bu gerekçelerin karşısında duran görüşleri içeren bir yazıyı yorumsuz olarak dikkatinize sunmakla yetiniyorum.
Yerel gazetelerdeki görüşlerde ise; 66 kişilik Borajet uçaklarının, karşılıklı seferlerinde sadece bir kez tam yolcu sayısına ulaştığı, diğer seferlerin ortalama 15 – 20 yolcuyla yapıldığı, buna karşın, Alanya ve Gazipaşa’nın Ankara ve İstanbul yolcu potansiyelinin, bu uçakların her seferini boş koltuksuz yapmasına yetecek düzeyde olduğu, ancak yolcuların, Borajet uçaklarının Sabiha Gökçen Havaalanı’na inmesi, uçuş saatlerinin uygunsuz oluşu gibi bahanelerle Antalya Havalimanı’nı tercih ettiği, tüm bunların da Gazipaşa’ya tarifeli seferlerin durmasına neden olduğu iddia edilerek siyasi karar makamlarına büyük tepki gösterilmiş.
Şu meşhur iddiaya gelince; aşağıda linkini verdiğim 2008 yılına ait bir haberde; Alman “Aktuelle Türkei Rundschau (ATR)” gazetesi şef editörü Jürgen P. Fuss’un bir makalesinde, Gazipaşa havaalanında uluslararası uçuşlara uygun pist inşa etmenin neredeyse imkânsız olduğu, teknik ve mali şartların zorlandığındaysa, o limanın onlarca yıl boyunca kâra geçemeyeceğini ortaya koyduğu, “güvenilir Türk ve yabancı kaynaklara” dayandırdığı iddialara göre, TAV’ın, Gazipaşa havaalanında bulunan binaları, zengin ve dünya jet-set sosyetesine hitap edecek, uluslararası süper-lüks bir “Medical-Wellness-Center” olarak kullanacağı, denize yakın olması, temiz havası, doğası, kitle turizminden emin mesafesi ve gözlerden nispeten uzak olması nedeniyle, böyle bir projenin TAV açısından tam bir başarı olacağı, hazır küçük havaalanı pistlerinin de, küçük ama lüks uçaklarla yapılacak uçaklara uygun olduğu belirtildiğinden, aslında hiçbir zaman Gazipaşa’nın tarifeli sefer düzenlenecek bir havaalanı olarak düşünülmediği iddia edilmekte.
Öyle gözüküyor ki, kısa sürede fiyaskoya dönüşen Gazipaşa macerası ile ilgili umutlar yine bir başka bahara kalacak.