Genel seçimlere hızla yaklaşırken çılgın projeler de bir biri ardına açıklanmaya devam ediyor.
İstanbul’la ilgili olarak tanıtımı yapılanların içerisinde Havayolu 101’in ilgi alanına en fazla gireni, tabii olarak, İstanbul’a yapılması düşünülen üçüncü havalimanı projesi.
Hemen Mart ayına dönüyor ve havalimanı merkezli şehir planlaması konusunda John D.Kasarda ve Greg Lindsay tarafından yazılan Aerotropolis adlı kitabı ele aldığım yazımı hatırlıyorum.
Yazarların iddiası, küreselleşmenin gelmiş olduğu seviye sebebiyle, önümüzdeki dönemde yapılacak şehir planlamalarında havalimanlarının merkeze konularak, kentin bu liman çevresinde gelişmesi gerektiği yönündeydi.
Kasarda’ya göre 18. yüzyılda dünyayı deniz limanları şekillendirmişti. 19. yüzyılda demiryolları, 20. yüzyılda otoyollar ön plandaydı.
21. yüzyılda dünyayı şekillendirecek baş rol oyuncusu ise havalimanları olacak.
Üç önemli özelliği “hız, atiklik ve bağlantı” olarak vurgulanan Aerotropolis şehir planının basit bir anlatımını Kasarda’nın web sitesinde bulmak mümkün.
Yine aynı sitede, dünya üzerindeki mevcut havalimanlarından, Kasarda’nın aerotropolis tanımlamasına en fazla uyanlarını inceleyebilirsiniz.
Bunların arasında Atina Havalimanı’nın da bulunması doğrusu benim için sürpriz oldu.
Yeniden Aerotropolis’e dönelim. Bu şehrin en başta gelen özellikleri şunlar olmalı:
- iş ve yaşam merkezlerini havalimanına bağlayacak özel otoyol ve demiryolları,
- sadece kamyonların seyredeceği ayrı otoyollar,
- ana noktaların havalimanına göre planlaması mesafe bazlı değil, zaman – maliyet temelli yapılmalı,
- bununla birlikte havalimanını kullanma oranı da dikkate alınmalı, en az kullanan iş merkezleri, en uzağa yerleştirilmeli,
- havalimanı bölgesinde bulunacak üretim, depolama, nakliye gibi işler, beyaz yakalı hizmet bölümlerinden ve yolcu terminallerinden ayrı binalarda faaliyet göstermeli,
- gürültü ve egzoz emisyonuna hassas iş ve yaşam merkezleri, uçuş yollarından mümkün mertebe uzak bir şekilde planlanmalı,
- şehir, uzunlamasına değil, küme küme planlanmalı ve bu kümeler arası yeşil alan olarak ayrılmalı,
- tüm şehir mimarisi, sıkı kurallarla kontrol altında tutulmalı,
- şehir içerisinde yön bulmayı kolaylaştırıcı ve şehre bir ruh verecek anıtsal yapılar bulunmalı,
- hem havalimanı bölgesinde çalışanlar, hem de sık uçan yolculara yönelik olarak, bu bölgeye ulaşımı kolay olacak ikâmet + ticarî şeklinde karma yerleşim yerleri inşa edilmeli.
Evet, Aerotropolis tarzı bir planlamaya gidilirse, İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı çok büyük bir fırsat olabilir.
Böylece İstanbul, 21. yüzyıla gerçekten hazır bir hale gelir.
Comments
One response to “İşte Çılgın Proje: Aerotropolis”