Dünkü yazımda yolcuların uçağa biniş hızının öneminden bahsederken, bu işin özellikle düşük maliyetli taşıyıcılar için hayatî öneme sahip olduğunu belirtmiştim.
Hazır konu buraya gelmişken, Avrupalı bazı havayolu şirketlerinin 2010 yılında dar gövdeli uçak filolarıyla ortalama günlük kaç saat utilizasyona ulaştıklarına bakalım.
Yandaki grafiğe şöyle bir göz atınca ak koyun – kara koyun ortaya çıkıyor.
Ryanair ve easyJet, sırasıyla günlük ortalama 9,5 ve 8,6 saatlik utilizasyonlarıyla, grafikte yer alan network taşıyıcıların açık ara önünde oldukları görülüyor.
Bundan 5 – 6 sene kadar önce strateji değiştirerek kısa menzilde düşük maliyetli taşıyıcı (DMT) iş modelini benimseyen Aer Lingus, 7.9 saatlik ortalama ile düşük maliyetli taşıyıcılara en yakın konumdaki bayrak taşıyıcı şirket.
Air France ve British Airways ise 6 saatin altındaki utilizasyonları ile menfî açıdan dikkat çekiyor.
Bu grafikten çıkarılabilecek sonuçlardan üç tanesinin şunlar olduğu öne sürülebilir:
Network taşıyıcılar, dar gövde uçak filolarını daha ziyade uzun menzilli hatlarını beslemek amacıyla kullanıyorlar,
Network taşıyıcıların, DMT’lerle rekabet edebilmesi, o iş modelini taklit edebilmesi pek de mümkün görünmüyor,
DMT’ler, uçuş işletme operasyonunu yönetmede bir hayli başarılı.
Günümüzde Ryanair’in filosunda 272, easyjet’te ise 196 adet uçak bulunuyor.