Avrupa Birliği (AB) tarafından uygulanmakta olan ve havayolu sektörünün 1 Ocak 2012 tarihinde dahil olacağı karbon emisyonu sistemiyle ilgili olarak bir ikaz da Avrupa Havayolları Birliği’nden (Association of European Airlines – AEA) geldi.
Birliğin Genel Sekreteri Ulrich Schulte-Strathaus tarafından yapılan açıklamada, “AB, bazıları tarafından emperyalist olarak nitelendirilen karbon emisyonu uygulamasında ısrar ederse, çok büyük ticarî misillemelerle karşı karşıya kalabilir” dendi.
Bu misillemelerin hacminin, AB ile ABD arasındaki Airbus – Boeing çekişmesinin de üzerinde olabileceği kaydedildi.
Hatırlanacağı üzere özellikle son aylarda, ABD ve Çin, AB’nin tüm dünyaya empoze etmeye çalıştığı karbon emisyonu sistemine karşı en ciddi ve kararlı itirazları seslendiren iki dev ülke.
Yapılan hesaplara göre karbon emisyonu sisteminin 2020’ye kadar havayolu sektörüne olan yıllık maliyetinin 4 milyar USD mertebesinde olacağı tahmin ediliyor.
Bu rakamın üçte biri AB üyesi devletlerin kasasına gidecek. Ve bu paranın ne şekilde kullanılacağı çok da net değil.
Özellikle uzun mesafeler kat ederek AB’deki şehirlere sefer yapan havayolu şirketleri karbon emisyonu uygulamasından menfî yönde en fazla etkilenecek olanlar.
Zira AB’nin uygulamak istediği şekliyle, karbon emisyonu sistemi için yapılan hesapta, uçuşun ne kadarının AB hava sahasında gerçekleştiğine bakılmaksızın, toplam uçulan mesafe baz alınıyor.
Bu mantık üzerinden yapılacak bir hesabın büyük bir haksızlığa yol açacağı aşikâr.
Acaba diyoruz; Doğu Asya’dan AB’ye yapılan uçuşlarda, İstanbul’da bir teknik duraklama yapılıp yola devam edilse, nasıl olur?
İniş – kalkış esnasında yaşanacak masraf, karbon emisyonu maliyetinden daha düşük olur mu?
Ne dersiniz?