Ticarî havayolu sektörü, gerçek manada “küresel” niteliğe sahip nadir endüstrilerden bir tanesi.
Ancak havayolu sektörünü diğer küresel sektörlerden ayıran en büyük özelliği, kurallarla aşırı derecede sınırlandırılmış olması ve piyasadaki aktör sayısının çokluğu.
Belki de bu yüzden, artık sıradanlaşmış olan düşük kâr marjı & zarar ikilisi, sektörün yakasını bir türlü bırakmıyor.
Bu yüzden de son dönemde büyük çaptaki firmaların birleşmelerine daha sık rastlar olduk.
Öte yandan, Lufthansa’nın son bir kaç yıl içerisinde satın aldığı şirketlerin arasında bulunan bmi’ı satışa çıkardığını da geçen ay duymuştuk.
Muhtemel müşteriler arasında “slotları ile beraber olmak şartı ile” IAG, Virgin Atlantic, Aer Lingus ve Basra Körfezi’nden bir havayolu şirketinin olduğu iddia ediliyordu.
(Bu arada British Airways geçen ay bmi’dan, altı adet Heathrow slotunu satın aldı.)
Zaman ilerledikçe bmi’ın satışıyla ilgili pazarlıklar da netleşmeye başladı.
Basra Körfezi’nden gelen muhtemel müşterinin Etihad Airways olduğu dillendiriliyor.
İşin ilginç tarafı, milliyet temelli mülkiyet sorunsalı sebebiyle bmi’ı doğrudan satın alamayacak olan Etihad’ın, bu iş için Virgin Atlantic ve/veya Aer Lingus’tan hisse satın alma yoluna gideceği konuşuluyor.
Bu iki firmadan satın alacağı %25 oranında hisse ile Britanya’ya adeta çıkartma yapacak olan bir Etihad’ın, önümüzdeki dönemde çok daha aktif bir politika takip edebileceği söylenebilir.
Şu an itibarıyla Virgin Atlantic’in %51’i Richard Branson’a, %49’u ise Singapore Airlines’a ait. Aer Lingus’ta satışı söz konusu olan bölüm ise İrlanda devletinin mülkiyetinde bulunuyor.
Neticede şirketler satış ve satın alma kararlarını verirken, rekabet unsurunu da göz önünde tutacaktır.
Bu açıdan baktığımızda Lufthansa’nın, bmi’ı (ve çok değerli Heathrow slotlarını) Kuzey Atlantik’teki en önemli rakibi British Airways’e satmak yerine, Etihad gibi yeni bir oyuncuyu tercih edeceğini tahmin ediyorum.