Air France KLM (AF-KLM) grubu, 2010 yılında elde ettiği 289 milyon Euro kârın ardından, 2011’i 809 milyon Euro gibi bir hayli büyük bir zararla kapatmıştı. (faaliyet zararı 354 milyon Euro)
Bu sonucun daha geçtiğimiz sene içerisinde görülmesine paralel olarak, maliyet azaltıcı bir takım programlar devreye sokulmuştu.
Air France, Tasarruf Tedbirlerine Devam Ediyor
Fransa iç hatlarında, 1980’lerin başında hızlı tren rekabetiyle sarsılan Air France, bu sebeple bazı hatlarını kapatmak zorunda kalmıştı.
Hatta 2008 yılında yapılan bir anlaşma ile Air France, “uçak + tren” intermodal taşımacılığa dahi adım atmıştı.
1990’ların ikinci yarısından itibaren Avrupa’yı saran düşük maliyetli taşıyıcı fırtınası, Air France için bir başka meydan okuma olmuştu.
Ancak bir yandan Fransız devletinin getirdiği kısıtlamalar, diğer yandan da hızlı tren hatlarının mevcudiyeti, düşük maliyetli taşıyıcılara Fransa’da fazla büyüme fırsatı vermedi.
Sonuçta düşük maliyetli taşıyıcıların Fransa’daki pazar payı, Avrupa Birliği ortalamasının yarısı seviyesinde kaldı.
Ama buna rağmen, 2002 yılında Air France’ın Fransa iç hatlarında %39 olan pazar payı, 2009′a gelindiğinde %32′ye gerilemekten kurtulamadı.
“Korkunun ecele faydası yok” diye düşünen Air France, 2010 yılının sonunda açıkladığı bir plan dahilinde, Fransa’nın dört kentinde toplam 40 uçak konumlandırarak “çoklu merkez” (multi-hub) uygulamasına geçmeye karar vermişti.
Air France’ın yeni dönem stratejisinde baş rolü Marsilya, Bordeaux, Nice ve Toulouse kentleri oynuyordu.
Paris ve Lyon dışında ilk kez bu kadar çok noktadan operasyon düzenleyen Air France, dar gövdeli uçaklarıyla (A319 ve A320) yüksek utilizasyona ulaşmayı planlıyordu.
Her merkezin çalışanları kendi kentinde ikâmet edecek ve personel maliyetleri düşecekti.
Challenge 12
Buna ilave olarak geçen sene başlatılan ve Challenge 12 adı verilen tasarruf programı dahilinde ulaşılmak istenen bir yıllık 470 milyon Euro’luk hedef, 2011 birinci çeyrek döneminde açıklanan negatif sonucun ardından 500 milyon Euro’ya çıkarılmıştı.
Yeni personel istihdamının durdurulması, her birimin sabit maliyetleri düşürmek için çalışmalar yapması, verimliliğin artırılması gibi konular bu programın başta gelen unsurları arasında yer alıyordu.
Ancak Air France yönetimi, bu tedbirlerin yeterli olmayacağını görmüş olacak ki, özellikle zararın büyük kısmını (2011’de yaklaşık 700 milyon Euro) üreten kısa ve orta menzil Avrupa hatlarına yönelik yeniden yapılanma çalışmalarına devam ediyor.
Ve bu çalışmaların baş rolünde yine personel var.
Fransa’da bir kaç hafta sonra yapılacak başkanlık seçimi öncesi oluşması muhtemel bir kamuoyu tepkisini önlemek için, Air France yönetiminin planlanan işten çıkarmaları şimdilik ertelediği iddia ediliyor.
Şirketteki devlet payı halen %15,8 seviyesinde.
Seçimlerin ardından, bu konudaki kaçınılmaz açıklamanın yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Ayrıca 2012-2014 döneminde personel maaşlarının dondurulması da, Challenge 12’ye dahil olan bir başka karar.
Daha önceden planlanan yatırımların azaltılması, bazı yeni uçak siparişlerinin iptal edilmesi veya ertelenmesi, AF-KLM grubunun bir iştiraki olan düşük maliyetli taşıyıcı Transavia‘nın geliştirilmesi gibi hedefler de planda yer alıyor.
Bu kadar geniş çaplı bir acı reçetenin sonucunda gelinmek istenen yer neresi diye sorarsanız, cevap bir hayli dramatik:
2013 yılında noktadan-noktaya, 2014 yılında ise tüm kısa-orta menzilli hatlarda başa baş (break-even) noktasına yani kâr ile zararın eşit olduğu duruma ulaşılması hedefleniyor.
Görünen o ki, Air France’ın kısa-orta menzil pazarında yaklaşık 30 yıldır sürdürdüğü mücadele, daha uzunca bir süre devam edecek.