Dünyanın en büyük havayolu ittifakı konumundaki Star Alliance, 15. kuruluş yıldönümünü kutluyor.

1997 yılının Mayıs ayında Air Canada, Lufthansa, SAS, THAI ve United Airlines’ın bir araya gelişiyle temeli atılan ittifak, aradan geçen 15 senede bir hayli mesafe kat etti.

Marka vaadi “Dünyanın herhangi bir yerinde tanınmak, fark edilmek” (Recognised anywhere on earth) olan Star Alliance, yolcularına, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, üye havayolu şirketlerinin onlara birer Star Alliance yolcusu gözüyle bakarak buna göre hizmet sunacaklarını sözünü veriyor.

İttifakın hedef yolcu segmentinin başlıca özellikleri ise şöyle:

Yılda üçten fazla uluslararası uçuş yapan, 35-54 yaş aralığında, ağırlıklı olarak erkek, orta sınıf yönetici pozisyonunda, alışkanlıklarının ve sadakatinin bir turistik yolcuya nispeten öncelikli olarak tanınmasını ve ödüllendirilmesini isteyen, havayolu şirketlerinin nasıl çalıştığına ve ne gibi faydalar sunduğuna âşina, bir havayolu ittifakının getirilerini anlayan ve bunlardan faydalanan ve sık uçan yolcu programı statüsünün sağladıklarına (özel yolcu salonu, öncelikli check-in ve boarding, upgrade imkânları gibi) değer veren kişiler.

İddialı bir marka sözünü, böylesine zor bir müşteri segmenti için yerine getirebilmek tabii olarak bir hayli güç.

İttifakın üye sayısının, rakiplerine göre çok daha fazla oluşunun sebebini belki de burada aramak gerekiyor.

Star Alliance’ın, aralarında Türk Hava Yolları’nın (THY) da yer aldığı 25 üye havayolu şirketi bulunuyor.

Üye şirketlerin filolarındaki 4.200’ün üzerinde uçakla yılda yaklaşık 650 milyon yolcu taşınıyor.

400.000’den fazla personel, müşteri memnuniyeti için ellerinden geleni yaparken, yılda yaklaşık 160 milyar USD gelir elde ediliyor.

Günde 20.000’in üzerinde uçuş gerçekleştirilirken, 190 farklı ülkede 950 özel yolcu salonu ile 1.300 havalimanına ulaşılıyor.

Neticede bakıldığında, gerek Star Alliance’ın ve gerekse oneworld ile Skyteam’in gelmiş oldukları nokta gerçekten takdire şayan.

Ancak Havayolu 101 olarak daha önce de dile getirdiğimiz milliyet temelli mülkiyet sorunsalını bir kez daha hatırlatıyor, önümüzdeki yıllarda bu kronik engelin aşılmasının ardından havayolu ittifaklarının yerine, sınır-aşırı şirket birleşmelerinin sektöre hâkim olacağını iddia ediyoruz.