Apple iPad, Samsung Galaxy Tab, Barnes and Noble Nook, Blackberry Playbook ve Amazon Kindle Fire derken, yazılım devi Microsoft da, 26 Ekim’de piyasaya sunacağı Surface adlı tablet bilgisayarıyla mobil cihaz dünyasına iddialı bir adım atmaya hazırlanıyor.
Yüksek kaliteli ses ve görüntü özelliğinin yanı sıra internete bağlanma ve film, müzik, oyun gibi eğlence seçeneklerini bünyesinde barındırması sebebiyle tablet pc’ler, kullanıcı deneyimini çok farklı bir noktaya taşımış durumda.
Mobilite kavramı insan hayatını derinden ve geri dönülemez bir biçimde yeniden şekillendirirken, bu durum ister istemez havayolu sektörünü de etkiliyor.
Bilet satın alma, check-in, boarding pass, bagaj etiketi gibi web tabanlı uygulamaları bir tarafa bırakırsak, yakın bir gelecekte mobilite kavramının havayolu sektöründe meydana getireceği en önemli gelişme, uçuş esnası eğlence ve bağlanırlık sistemleri tarafında yaşanacak gibi görünüyor.
Flightglobal’da yayımlanan bir makaleye göre, uçak koltuklarına eğlence sistemi yerleştirmek yerine, kablosuz internet bağlantısının bulunduğu ve merkezî bir içerik yayınının yapıldığı uçaklar, havayolu şirketlerinin maliyetleri azaltması yönünde önemli rol oynayacak.
Böylece havayolu şirketleri, hem bu sistemlerin 400-500 Kg’yi bulan ağırlığından, hem de gerek ilk satın alma aşamasında ve gerekse sonraki dönemdeki bakım ve onarım süreçlerinde yaşanan para ve zaman kaybından kurtulmuş olacak.
Ayrıca uçakta sağlanacak kablosuz internet bağlantısı sayesinde ilave gelir elde edilecek.
Yolcular uçakta bulunan eğlence sistemine kendi mobil cihazları ile bağlanabileceği gibi, son yıllarda bir çok havayolu şirketinde örneğini gördüğümüz üzere, uçakta bulunan cihazları da kiralayabilecek.
AirAsia X, Air Baltic, American Airlines, British Airways, Jetstar, Qantas, Scoot, Thai Airways, Virgin Australia ve WestJet, son dönemde tablet pc deneyimini farklı şekillerde uçuş esnasına taşımayı başaran şirketlerden bazıları.
Tablet bilgisayarların havayolu şirketleri tarafından sağlandığı durumlarda cihazların muhafazası, pilin şarj edilmesi, yazılım güncellemesi, hangi uçağa kaç adet cihaz yükleneceği gibi noktalara dikkat edilmesi ve planlamanın hassas bir biçimde yapılması gerekiyor.
Jetstar ve iPad
Uçuş esnasında tablet cihaz sunulması işinin en tecrübelisi, Avustralyalı düşük maliyetli taşıyıcı Jetstar.
2010 yılının Haziran ayında iki adet iPad ile deneme çalışmalarına başlayan Jetstar, Kasım 2011’e gelindiğinde bu uygulamayı tüm filosuna yaygınlaştırmayı başarmıştı.
Günümüzde tüm Jetstar seferlerinde, uçuş başına 10-15 USD mertebesinde ücret karşılığı iPad kiralamak mümkün olabiliyor.
Yolculara film, dizi, oyun, e-kitap gibi bir çok farklı seçeneğin yüklü olarak teslim edildiği iPad’ler ayda bir güncelleniyor.
Özel bir mavi kutu içerisinde yer alan cihazlarda harici bir pil bulunuyor. Ayrıca takip kolaylığı amacıyla cihazların üzerinde bir de RFID etiketi bulunuyor.
Jetstar tarafından yapılan bir açıklamada, ilk aşamada 3.000 adet iPad’in uçaklara dağıtıldığı ve bu sayının zaman içerisinde artacağı belirtildi.
Jetstar’ın ana firması olan Qantas ise bu ay içerisinde devreye sokmayı planladığı ayrı bir uygulama ile dikkat çekiyor.
Filosunda bulunan 16 adet Boeing 767 tipi uçağın kabin içi yenileme işlemini yapan şirket, her koltuğa bir iPad yerleştirecek.
QStreaming adı verilen ve içeriği Panasonic firması tarafından sağlanan uçuş esnası eğlence sisteminde farklı kategorilerde toplam 200 saatten fazla seçenek bulunacak.
Qantas bu sayede hem yolcularına en güncel içeriği, yüksek kaliteli bir ortam aracılığıyla sunuyor, hem de konvansiyonel bir IFE sisteminin getireceği ilk kurulum maliyeti ve ilave ağırlık külfetinden de kurtulmuş oluyor.
Bununla birlikte; uçuş esnasında tablet pc kullanımı hızla artarken, bu konseptin yakın bir gelecekte uçaklardaki konvansiyonel eğlence sistemlerinin yerini tamamen alabileceği pek düşünülmüyor.
Bu işin önde gelen iki firması Panasonic ve Thales’in almış olduğu yeni siparişler bu durumun en önemli göstergesi.
Ancak Havayolu 101 olarak, 2020 yılına kadar mobil cihazların, birer cep telefonu kadar tabii bir kişisel kullanım unsuru olacağını ve havayolu şirketlerinin ve IFE sistemi üreticilerinin o yıllara dair planlarını buna göre şekillendireceğini düşünüyoruz.