Boeing 787 Dreamliner’da son iki ay içerisinde arka arkaya yaşanan bir çok arıza en sonunda bu devrimsel uçağın tüm dünya genelinde yere çekilmesine yol açmıştı.
ABD Federal Havacılık Dairesi (FAA) tarafından bu yöndeki en son benzer karar, 1979 yılındaki McDonnell Douglas DC-10 kazası (American Airlines Flight 191) sonrasında verilmişti.
Bu yüzden, Boeing 787’lerin yere çekilmesi gerek sektör içerisinde ve gerekse kamuoyunda büyük yankı buldu.
Aslında Dreamliner’da yaşanan aksaklıkları geçtiğimiz Aralık ayında Havayolu 101’de ele almış ve söz konusu arızaların giderilerek, uçağın sorunsuz bir biçimde hizmete devam edeceğini öngörmüştük.
Yanılmışız.
Boeing 787 ve Pil Arızası
16 Ocak 2013 günü ANA’ya ait bir Boeing 787’nin (NH 692) pil arızası, daha doğrusu yangını sebebiyle acil iniş yapmak zorunda kalması, bardağı taşıran son damla oldu.
Boeing 787’nin lityum-ion pili Tokyo merkezli GS Yuasa, pilin şarj ünitesi ise Securaplane Technologies firması tarafından üretiliyor.
Bu pil, APU olarak bilinen ve uçaklar yerdeyken kullanılan yardımcı güç ünitesinin çalıştırılmasını sağlıyor.
Dreamliner’ın elektrik güç dönüştürme sisteminin üreticisi Fransız Thales şirketi. Uçağın elektrik sisteminin ve dolayısıyla APU’nun arkasında ise United Technologies firması bulunuyor.
Yolcu uçaklarında ilk kez Boeing 787’de kullanılan lityum-ion piller, konvansiyonel pillere oranla daha fazla güç üretip, daha kısa zamanda yeniden yüklenebiliyor.
Bununla birlikte, lityum-ion piller, konvansiyonel piller kadar istikrarlı bir kullanım siciline sahip değil. Hatta havayolu ile lityum-ion pil taşınmasına ilişkin bir çok sıkı kuralın bulunduğunu hemen hatırlatalım.
Son yaşanan pil arızalarının ardından uçuş emniyeti ile ilgili birimlerin (NTSB – National Transportation Safety Board) odaklandığı nokta tabii olarak burası oldu.
ABD Ulaştırma Bakanı Ray LaHood ise, bu arızaları araştıran birimlerin, Boeing 787’nin emniyetinden “yüzde 1.000” emin olmadıkça, bu uçağa yeniden uçuş izni verilmeyeceğini belirtti.
Bu durum, işin ciddiyetinin ne seviyede olduğunun açık bir göstergesi.
İlk sonuçlarına göre, pillerde herhangi bir aşırı voltaj (maksimum 32 volt) yüklenmesine rastlanmadı.
Bu yüzden araştırma derinleştirilirken, APU tasarımının ve şarj ünitesinin de gözden geçirilmesine ve NTSB ekiplerinin Securaplane tesislerinde incelemelerde bulunmasına karar verildi.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken büyük bir imaj kaybıyla karşı karşıya olan Boeing, soruşturma tamamlanıncaya kadar 787 Dreamliner teslimatlarının durdurulduğunu açıkladı.
Zira bir iddiaya göre, şu an için mercek altında bulunan lityum-ion pillerle ilgili bir değişim kararı çıkarsa, Boeing 787’nin tasarımında değişiklik yapılması gerekecek.
Böyle bir durumda uçağın üretiminin gözden geçirilmesi ve teslimatların tahmin edilemeyecek kadar ertelenmesi söz konusu olabilir.
Soruşturmanın Japonya ayağının da, GS Yuasa firmasında devam etmekte olduğunu hemen ekleyelim.
Her şeye rağmen Boeing CEO’su Jim McNerney, Boeing 787’nin emniyetli bir uçak olduğunu ve önümüzdeki günlerde yeniden hizmete gireceğini umduklarını belirtmekte.
Öte yandan, yeni nesil uçaklarında lityum-ion pil kullanma kararı almış olan Embraer ve Airbus’ın da, Boeing 787’de meydana gelen bu gelişmelerden etkilenebileceği söyleniyor.
Neticede biz uçak yolcuları için şu anda yapılabilecek tek şey, bekleyip, ABD, Japonya ve Fransa’da üç koldan devam eden soruşturmanın sonuçlarını görmek.
Comments
One response to “Boeing 787 ve Pil Arızası”