Havayolu seyahat süreci, bir çok halkayı içeren oldukça uzun bir zincir.
Bu zincirin belki de en önemli halkası, yolcuların satın almış oldukları havayolu seyahatini teslim aldıkları, deneyimledikleri uçak kabinleri.
Uçuş esnasında yolcuların için oluşturulmaya çalışılan ambiyans, müşteri memnuniyetine giden yolda büyük önem taşıyor.
KLM ve Yeni Business Class Tasarımı
Eindhoven Design Academy’den 1993 yılında mezun olan Hella Jongerius, KLM için hazırladığı ve geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşılan yeni business class tasarımıyla dikkatleri üzerine çekti.
Aralarında Maharam (New York), Vitra (İsviçre), IKEA (İsveç) ve Royal Tichelaar Makkum (Hollanda) gibi bir çok ünlü müşterisi bulunan Hella Jongerius, günümüzün en etkin ürün tasarımcılarından bir tanesi olarak kabul ediliyor.
Jongerius çalışmalarında, renklerin duyusal kalitesine, kumaş dokusuna ve sanatsal ayrıntılara yaptığı vurgularla tanınıyor.
İşi gereği farklı bir çok müşteri ile çalışan ve dolayısıyla sık sık uçakla seyahat eden Jongerius için, bir havayolu şirketinin koltuk görünümünü tasarlamak ayrı bir öneme sahip.
Uçak havalandıktan sonra değişen kabin atmosferi, insan algısını bir çok yönden değiştirebiliyor.
Bu yüzden, bir çok kişi için gergin bir deneyim olan uçak yolculuğunu daha rahat ve huzur verici kılmak amacıyla, koltuk kumaşlarının renk, şekil ve malzemesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konulardan bir tanesi haline geliyor.
Durumun farkında olan Hella Jongerius da, uzunca bir süre, yanında götürdüğü kumaş parçalarıyla uçuş esnasında gözlem yaparak, doğru tasarımı bulmaya çalışmış.
Sonuçta KLM’in yeni business class kotukları için, mavi, kahverengi, gri, mor ve beyaz renklerinin ahenkle bir araya geldiği bir tasarım ortaya çıkmış.
Yeni koltuklar önümüzdeki yaz aylarından itibaren KLM’in Boeing 747-400 filosunda kullanılmaya başlanacak.
Aslında KLM ile Hella Jongerius uzun menzilli uçakların kabin tasarımı yenileme projesinde ilk olarak iç döşeme, perde, halı ve battaniye konularında çalışmaya başlamıştı.
Bu birliktelik daha sonra koltuklar da dahil olacak şekilde genişletildi.
Jongerius çalışmasını anlatırken, “Yıllar boyunca uçak kabinleri, içerisinde hiç bir zenginlik ve enerji bulunmayan çalışma ofisleri gibi tasarlandı. Oysa ben, uçak kabinini bir ev veya otel gibi görünen ve şiirsel bir dokunuşa sahip olan bir şekle büründürmeye çalıştım” diyor.
Bu amaca ulaşılabilmesi için, farklı renklerin bir araya getirilişinin yanı sıra, kabin içerisindeki plastik bölümler mümkün olduğunca deri, aluminyum ve diğer bazı malzemelerle değiştirilmiş.
Özel önem atfedilen yastık ve battaniyelerde, Hollandalı üretici Auping ile çalışılmış.
Bir uçak kabininin ambiyansını derinden etkileyen halılar için de yine bir Hollandalı firma, Desso tercih edilmiş.
Sonuç; sıcak, samimi ve bir iş yeri gibi görünmeyen bir uçak kabini.
KLM için yaptığı bu çalışma çok beğenilen Hella Jongerius’un, şirketin economy class kabin tasarımlarını yenilemeye yönelik çalışmalara da başladığı belirtiliyor.
Her şey, uçak yolcularının daha rahat ve huzurlu bir ortamda seyahat edebilmesi amacıyla…