Kuzey Amerika, Avustralya ve Avrupa gibi bölgelerde havayolu sektörü doyum noktasına ulaşıp, yıllık büyüme oranları düşük seviyelerde seyrederken, Asya ve Güney Amerika, nispeten yüksek oranlı artış trendiyle dikkatleri çekiyor.

Amadeus tarafından hazırlanan bir görsel çalışma, bu durumu açık bir biçimde gözler önüne seriyor.

2012 yılında, bir önceki yıla nispeten %4’lük bir büyüme oranına ulaşan Avrupa havayolu pazarı, 680 milyon yolcuya erişmiş durumda.

Kuzey Amerika havayolu sektörü ise %2’lik bir artışla, neredeyse 600 milyonluk bir yolcu hacmine hizmet veriyor.

Yüzde 4 oranında bir büyüme sağlayan Avustralya – Yeni Zelanda bölgesinin yolcu sayısı da 80 milyonu aşmayı başarmış.

Havayolu sektöründe dünya genelinde en hızlı büyümenin yaşandığı bölge, kolayca tahmin edileceği üzere, ekonomik ve turistik aktivitenin en canlı olduğu Asya kıtası.

2012 yılını %9’luk büyüme oranı ile kapatan Asya, 787 milyon yolcuya ulaştı.

Toplam nüfus ile oranlandığında, iktisadî refah seviyesinin artmasına paralel olarak, Asya kıtasındaki havayolu trafiğinin daha uzun yıllar boyunca yüksek hızla büyümeye devam edeceği öngörülebilir.

Asya’yı, bir başka potansiyeli yüksek bölge, Güney Amerika takip ediyor.

Yolcu sayısının %6 oranında arttığı Güney Amerika’da, 189 milyonluk bir pazarın oluştuğu görülüyor.

Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki trafik artışının ise beklentilerin aksine, sınırlı bir seviyede (%2) kaldığı gözlerden kaçmıyor.

Havayolu trafiğinin bölge bazındaki gelişiminin, ülkelerdeki yansıması da benzer şekilde sonuçlar veriyor.

2011-2012 döneminde yolcu trafiğinin en fazla arttığı ilk beş ülke şu şekilde sıralanmış:

1- Peru: %28

2- Endonezya: %22

3- Filipinler: %14

4- Kolombiya: %11

5- Çin: %10

Bu noktada Orta Doğu bölgesi ile ilgili bir notu aktarmakta fayda görüyoruz.

Her ne kadar söz konusu bölgedeki genel artış oranı %2 ile sınırlı kalmış olsa da, Körfez’deki üç büyük havayolu şirketi konumundaki Emirates, Qatar Airways ve Etihad Airways’in hub noktaları olan Dubai, Doha ve Abu Dabi’nin Avrupa ve Asya pazarlarında %20 gibi bir hayli yüksek bir büyüme oranına ulaştığını eklemek gerekiyor.

Amadeus’un çalışmasının en dikkat çekici noktalarından bir tanesi, bölge bazında “düşük maliyetli taşıyıcı” (DMT) pazar nüfuzu oranları.

DMT penetrasyonunun Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya-Yeni Zelanda bölgelerinde yüzde otuzların üzerine çıktığı ve hatta %40’a yaklaştığı görülüyor.

Bu oranlar belki de, söz konusu bölgelerde havayolu ulaşımının bir “emtia” haline gelmesi şeklinde de yorumlanabilir.

Netice olarak; dünya ekonomisindeki genel havaya paralel bir biçimde, havayolu sektörünün de düşük bir hızla büyümeye devam ettiği söylenebilir.