Küresel çapta faaliyet gösteren ve network taşıcıyı olarak adlandırılan havayolu şirketleri, yolcularına yaşattıkları uçuş esnası deneyimini geliştirmek için her geçen gün farklı bir çalışmaya imza atıyor.
Bundan 10 gün kadar önce Hamburg’ta düzenlenen World Travel Catering and Onboard Services Expo (WTCE) fuarı, uçuş esnası deneyimi ile ilgili neler yapılabileceğinin güzel bir göstergesiydi.
Hatırlanacağı üzere Türk Hava Yolları da, seyahat esnasında yolculara sunulan konfor paketleri arasında yapılan değerlendirmede iki ödül birden kazanmış; ödüller WTCE fuarında düzenlenen bir törenle teslim edilmişti.
Future Travel Experience adlı web sitesi bu vesileyle, uçuş esnası deneyimini etkilemesi muhtemel unsurları ele aldı.
İşte önümüzdeki dönemde havayolu sektörünün yakından takip edeceği beş önemli uçuş deneyimi trendi.
Uçus Esnası Deneyiminde Takip Edilecek 5 Trend
En farkedilen ve belki de yolcu nezdinde en fazla fayda sağlayan trendlerden bir tanesinin, havayolu şirketlerinin uçuş esnası deneyimini geliştirmeye yönelik olarak yaptıkları marka işbirlikleri olduğu söylenebilir.
American Airlines ile ses cihazları üreticisi Bose arasında 2005 yılından bu yana devam eden işbirliği, bu duruma güzel bir örnek teşkil ediyor.
Bose tarafından üretilen ve gürültü kesme özelliği de bulunan kulaklıklar, American Airlines’ın uzun menzilde seyahat eden tüm first ve business class yolcularına dağıtılıyor.
JAL, Air India ve Cathay Pacific de yine benzer şekilde Bose ile bu konuda marka işbirliğine giden diğer havayolu şirketleri.
Geçtiğimiz ay içerisinde Havayolu 101’de ele aldığımız ve British Airways’in, yolcularına ikram ettiği çayın lezzetini artırmaya yönelik olarak Twinings ile yaptığı ortak çalışma, uçuş esnasını deneyimini geliştirme yolunda gerçekleştirilen bir başka önemli marka işbirliği örneği.
2- Bağlanırlığın Geliştirilmesi – kabin ekibi için
Havayolu 101’de sık sık ele aldığımız uçuş esnası bağlanırlık konusu, önümüzdeki yılların belki de en fazla gündemde olan uçuş trendi olacak.
Yolcuların internet bağlantısı ile donatılmış uçaklarla seyahat etmesi bir yana, onlara hizmet eden kabin ekiplerinin de benzer kolaylıklara sahip olması, büyük önem taşıyor.
American Airlines, British Airways ve Emirates, geçtiğimiz yıl içerisinde kabin ekiplerine dağıttıkları mobil cihazlar ile bu yönde ilk adımı atan havayolu şirketleri oldular.
Bu imkân sayesinde kabin ekipleri bir yandan yolcular ile olan iletişimi üst seviyelere taşıyarak adeta birer seyahat danışmanı haline dönüşürken, diğer taraftan da yerdeki birimlerle sürekli temasta bulunarak, ani gelişen durumlara karşı (kayıp bagaj gibi) önceden hazırlıklı olabiliyor.
3- Gerçek Zamanlı Müşteri Destek Hizmetleri
Önümüzdeki 5-6 yıl içerisinde, müşteri destek hizmetlerinin gerçek zamanlı bir biçimde yapılır hale gelmesi bekleniyor.
Her geçen dün artan akıllı telefon ve tablet PC kullanımının, giderek yaygınlaşan internet bağlantısı imkânlarıyla birleşmesi, bu trendi mümkün kılıyor.
Geçtiğimiz günlerde KLM tarafından tanıtılan ve yolcuların, havalimanı hizmetlerini anlık olarak değerlendirmesine imkân veren mobil uygulama ve Virgin America tarafından Salesforce.com işbirliği ile devreye sokulan yeni CRM sistemi, gerçek zamanlı müşteri hizmetleri uygulamalarının ilk örnekleri olarak kabul ediliyor.
Alışveriş yaptığı bir dükkandan çıkmakta olan müşterinin elinde genelde, o dükkana ait kocaman bir çanta bulunur.
Bu sayede bir yandan müşteri, yapmış olduğu alışverişi adeta gururla çevresine ifşa ederken, diğer yandan da satışı yapan dükkanın (veya markanın) reklamı yapılmış olur.
Bunun benzerini havayolu şirketleri de yapmaya çalışıyor.
Cathay Pacific, first ve business class yolcularına, kendi kurumsal renklerini taşıyan ve özel olarak üretilmiş pijamalardan hediye ediyor.
Finlandiya’ya has Marimekko adı verilen tasarımı benimseyen Finnair ise, bu konseptle tasarladığı ürünleri satışa sunmanın planlarını yapıyor.
Havayolu şirketlerine ait sanal mağazaların, özellikle logolu ürün satışı konusunda çok daha ön plana çıkacağını tahmin ediyoruz.
Böylece havayolu şirketleri sadece ilave bir gelir değil, bundan daha kritik bir unsur olan müşteri sadakati alanında da fayda elde edebileceklerdir.
Uçak kabininin ambiyansı, seyahat konforunu etkileyen bir başka etken.
Bazı havayolu şirketleri son dönemde kabin içerisinde “çocuksuz” bölümler ayırırken, Virgin Atlantic, uyku alanı adını verdiği bir uygulamaya imza atmış durumda.
Uçuş esnasındaki uyku süresini en fazlaya çıkarmayı amaçlayan bu seçeneği tercih eden yolcular, yemeklerini uçuş öncesinde Virgin Atlantic lounge’unda yiyor.
Uçak kalkış yaptıktan hemen sonra bu yolcuların bulunduğu bölümün ışıkları kapatılarak, rahat bir şekilde uyumaları sağlanıyor.
Bu ve benzeri kabin ambiyans çalışmaları, farklılaşmak isteyen havayolu şirketlerinin daima ajandasında yer alacak gibi görünüyor.