Havalimanı terminal işletmecilerinin toplam kazançları içerisinde, havacılık dışı gelirlerin payı ve önemi her geçen gün artmakta.

Sydney Havalimanı, geçtiğimiz yılki toplam gelirinin %22’sini perakende bölümünden elde etti.

Bu durumun farkında olan işletmeciler, uçakla seyahat etmek üzere havalimanına gelmiş olan yolculara mümkün olan en rahat ve huzurlu ortamı sunarak, onların daha fazla alışveriş yapmasını sağlamaya çalışıyor.

Check-in, bagaj teslimi, güvenlik ve pasaport kontrolü süreçlerinin hızlı ve kolay bir biçimde yapılarak yolcuların “arındırılmış” sahaya geçişlerinin hızlandırılması, terminal içerisinde gerçekleşen alışveriş hacmini yükseltiyor.

Yukarıda belirttiğimiz süreçlerin uzaması, yolcuların gerginleşmesine yol açıyor.

Geçtiğimiz yıllarda Avrupalı bir havalimanı tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, bir yolcunun güvenlik kontrolü sırasında ortalamadan 10 dakika fazla süre geçirmesi, o yolcudan elde edilecek gelir potansiyelini %30 oranında düşürüyor.

Teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle, arındırılmış sahaya geçiş süresi, hızla artan yolcu trafiğine karşın giderek kısalıyor.

Bu durum, tatil amaçlı seyahat eden yolcuların havalimanında daha fazla zaman geçirmesi ve daha fazla alışveriş yapması anlamına geliyor. Ancak aynı durumu iş amaçlı seyahat eden yolcular için söylemek mümkün değil.

İş amaçlı seyahat eden kişiler, süreçlerin hızlanması sebebiyle doğan süreyi, havalimanına daha geç gelerek kullanmış oluyor. Bu yüzden de bu segmentteki yolcuların alışveriş miktarında göze çarpan bir artış yaşanmıyor.

Zaten havalimanlarındaki perakende alanların asıl müşterilerinin, tatil amaçlı seyahat eden yolcular olduğu biliniyor.

Otomasyon Teknolojileri, Havalimanı İşletmecilerini Sevindirecek

Özellikle otomasyon teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, yolcuların arındırılmış sahaya geçişini her geçen gün kolaylaştırıp hızlandırarak, alışveriş için ayrılabilecek süreyi artırıyor.

SITA tarafından yapılan bir araştırma, öyle bir seçenek varsa, yolcuların %68’inin otomatik bagaj teslim makinalarını tercih ettiğini gösteriyor.

Melbourne Havalimanı’na yerleştirilen otomatik bagaj teslim makinaları sayesinde, yolcu bekleme sürelerinin yarı yarıya azaldığı belirtiliyor.

İlginç bir biçimde, muhatap olacağı check-in personeliyle iletişim kuracak kadar İngilizce bilmeyen yabancı yolcuların da, otomatik sistemleri tercih ettiği görülüyor.

Sydney Havalimanı da, terminale giriş yapmış olan yolcuların hareketlerini daha yakından gözlemleyebilmek için teknolojinin nimetlerine başvuruyor.

Kablosuz internet, Bluetooth ve vücut ısısı takip teknolojilerini kullanan havalimanı yönetimi, yolcuların terminal içerisindeki hareketlerini yakından izliyor. Bu sayede bina içerisindeki yolcu akışında dar boğaz olan noktalar tespit edilirken, aynı zamanda insanların alışveriş eğilimleri hakkında da fikir sahibi olunuyor.

Bunun yanı sıra bazı havalimanları, terminal geneline yerleştirilen Bluetooth vericileri üzerinden yolculara, hedefli pazarlama faaliyetlerinde bulunuyor.

Örnek vermek gerekirse; bu vericilere belli bir mesafeye kadar yaklaşanların cep telefonlarına, terminalde o an için bulundukları yerin yakınlarındaki bir mağazayla ilgili promosyon bilgileri gönderilerek, o kişi alışverişe teşvik edilebiliyor.

Google Glass ve Sony SmartWatchs gibi giyilebilir teknolojiler de yine havalimanı işletmecilerinin radarına girmiş durumda.

Yapılan tahminlere göre, önümüzdeki yıllarda tüm bu teknolojik unsurların yaygınlaşmasına paralel olarak havalimanlarındaki yolcu geçiş süreçleri (check-in ve güvenlik) iyice hızlanacak ve ticaret hacmi daha yüksek seviyelere ulaşacak.