Dünyanın önde gelen havalimanlarından bir tanesi olan Tokyo Narita’nın üçüncü terminali, 8 Nisan 2015 tarihinde hizmete girdi.
Terminal 2’nin 500 metre kadar kuzeyine inşa edilen ve yıllık 7,5 milyon yolcu kapasitesine sahip olan Terminal 3, düşük maliyetli taşıyıcılara özel olarak tasarlandı.
Terminal tasarımının basit ve yolcular için kullanım kolaylığı sağlayacak şekilde olmasına dikkat edildi.
450 oturma kapasiteli yemek alanı ile yeni terminal bu bakımdan, Japonya’daki tüm havalimanları içerisinde ilk sıraya yerleşti.
Terminal ayrıca, Narita Havalimanı’ndaki en büyük duty-free alanına da sahip.
Jetstar ve Vanilla Air, yeni terminali hem iç hem de dış hat seferleri için kullanırken; Jeju Air sadece dış hat, Spring Japan ise sadece iç hat uçuşlarında faaliyet gösterecek.
The Design Air, Tokyo Narita Havalimanı’nı ziyaret ederek yeni terminalin tasarım ayrıntılarını ele aldı.
Söz konusu tasarım, NIKKEN SEKKEI, Ryohin Keikaku ve PARTY adlı firmaların oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirildi.
Düşük maliyeti havayolu şirketlerinin kullanacağı bu yeni mekânın kendisi de düşük maliyetli oldu.
Bütçe kısıtı sebebiyle son dönemde pek rastlamadığımız bir tasarım ortaya çıktı. Uygulanan farklı tasarım sayesinde tüm inşaat maliyeti, bu büyüklükteki bir bina için olabilecek ortalamanın neredeyse yarısına indi.
66.000 metrakare kullanım alanına sahip terminal, yaklaşık 125 milyon USD’ye mâl edildi.
Terminalin mimarisi ve tasarımı, “1’in içine 2’den fazla” (more than 2 into 1) mottosu ile geliştirildi. İki veya daha fazla işlevin, tek bir unsurda birleştirilmesine çalışıldı.
Bu amaca ulaşabilmek için, terminal içerisinde yürüyen bantlar veya ışıklandırılmış işaretlendirme levhaları kullanılmadı.
Bunların yerine, terminalin bazı bölümleri koşu pisti şeklinde tasarlanarak, işaretler bu pistlerin üzerine veya duvar ve tavanlara çizildi.
2020 yılı olimpiyat oyunlarının Tokyo’da yapılacağı düşünüldüğünde, yolcuların şimdiden sporla iç içe olmasının önünün açıldığı söylenebilir.
Binanın genelinde bulunan yalınlık, kullanılan mobilyalara da yansıdı.
Gerek bekleme salonu ve gerekse yemek alanında tercih edilen son derece sade ve aynı tipteki mobilyalar bunun en güzel göstergesi.
Neticede ortaya, Japon kültürü ile havayolu sektöründeki “düşük maliyetli” iş modelinin son derece uyumlu bir biçimde bir arada çalışacağı güzel bir örnek çıktı.