Körfez’deki havayolu şirketleri ile Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki “devlet yardımı” tartışması yeni bir boyut kazandı.
Emirates başkanı Sir Tim Clark tarafından dün yapılan bir açıklama ile, şirketin, akaryakıt giderleri konusunda devlet tarafından sübvanse edildiği iddiası bir kez daha reddedildi.
Hatırlanacağı üzere, ABD’li havayolu şirketleri, Körfez’deki rakiplerinin devlet yardımı alarak, devletler arasındaki açık semalar anlaşmalarının kurallarını ihlal ettiklerini öne sürüyor.
Emirates’in bu çerçevede, 2004 yılından bu yana yaklaşık 6 milyar USD destek gördüğü; bölgedeki diğer iki önemli oyuncu, Etihad Airways ve Qatar Airways’in aldığı yardımların ise, bu rakamdan da büyük olduğu iddia ediliyor.
Devlet desteğinin ciddi bir bölümünün, akaryakıt sözleşmeleri üzerinden gerçekleştiği belirtiliyor.
Emirates, Akaryakıt Sözleşmelerinin Ayrıntılarını Açıkladı
Emirates web sitesinde dün yayımlanan yaklaşık 400 sayfalık bir rapor, devlet desteği iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
Emirates ile, bağlı olduğu ana şirket Investment Corporation of Dubai (ICD) arasındaki akaryakıt hedging sözleşmeleri, ABD’li şirketlerin iddialarının ana kaynağını oluşturuyor.
Emirates’in buna karşılık olarak verdiği cevapta ise, hedging sözleşmeleri üzerinden doğmuş olan herhangi bir zararın ICD tarafından üstlenilmediği; zaten söz konusu sözleşmelerin vadesi henüz bitmediğinden, herhangi bir kâr-zarar hesabı yapılmadığı belirtildi.
Raporda bunun yanı sıra, Emirates’in tedarikçilerden piyasa değerinin altında fiyatlarla mal aldığı iddiası da reddedildi.
Emirates operasyonunun ABD ekonomisine yaptığı katkı bir kez daha vurgulanırken, rekabete aykırılık iddialarının sahibi olan Delta, American ve United Airlines’ın içerisinde bulundukları uluslararası ittifaklara ve geçmiş 10 yıl içerisinde iflas koruması çerçevesi altında aldıkları devlet desteğine dikkat çekildi.
ABD’nin dışişleri, ulaştırma ve ticaret bakannlıklarına da sunulan bu geniş raporun etkisi bakalım nasıl olacak?
Emirates, Qatar ve Etihad, ABD’deki operasyonlarına mevcut açık semalar anlaşmaları çerçevesinde devam edebilecek mi?
Yoksa, ABD’li havayolu şirketlerinin talepleri geçerli bulunacak ve Körfez’in bu üç dinamik oyuncusunun hareket sahası daraltılacak mı?
Önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmeler, bu soruların cevaplarını ortaya çıkaracak.