Geçtiğimiz hafta içerisinde Batılı altı devlet ile İran arasında nükleer enerji konusunda imzalanan anlaşmanın sonucunda, bu ülkeye çok uzun yıllardır uygulanmakta olan ambargoların kaldırılmasına karar verilmişti.
İran ekonomisini felç eden bu ambargoların, önümüzdeki ekim ayına kadar kaldırılması hedefleniyor.
Bu gelişmenin ardından, enerji ve otomotiv şirketleri başta olmak üzere, Batı dünyasının bir çok küresel firması, gözlerini İran’a çevirdi.
Zira petrol ve doğal gaz bakımından zengin; 80 milyonluk nüfusuyla oldukça bâkir bir pazar konumundaki İran, adeta yeniden keşfedilmeyi bekliyor.
Yeni Uçak Siparişleri Geliyor
Anlaşmayla birlikte tabii olarak, İran gibi büyük bir ülkenin havayolu sektörünün de baştan aşağıya yenilenmesi gündeme geliyor.
Ülkedeki yolcu uçağı filosunun yaş ortalaması (23) bir hayli fazla.
1,6 milyon km2 yüzölçümüne ve 80 milyon nüfusa sahip olan İran’da, hava taşımacılığına olan ihtiyaç had safhada.
Yapılan hesaplamalara göre İran’da, önümüzdeki 10 yıl içerisinde piyasa değeri yaklaşık 20 milyar USD olan 400 uçaklık bir pazarın oluşacağı tahmin ediliyor.
Airbus ve Boeing akla ilk gelen iki uçak üreticisi olmakta birlikte, uzun yıllardır uluslar arası siyaset ortamında İran’ın en önemli destekçisi olan Rusya’yı da hesaba katmak gerekiyor.
Rusya Ulaştırma Bakanı Maksim Sokolov yaptığı bir açıklamada, İran’a Sukhoi Superjet adlı bölgesel yolcu uçağı satmak için görüşmelere başladıklarını belirtmişti.
75 ve 95 yolcu kapasiteli bu uçakların, özellikle İran iç hat havayolu pazarında faydalı olacağı söylenebilir.
Ambargo Kalkarsa, Iran Air’e Etkisi Nasıl Olur?
Pek iyi; İran ile Batı arasındaki buzların erimesinin havayolu sektörü açısından yansımaları nasıl olacak?
1979 yılındaki Humeyni Devrimi’nden günümüze, bir çok alanda dünyanın geri kalan bölümlerinden izole edilen İran’da, havayolu sektörü çok zor şartlar altında faaliyetlerine devam ediyor.
Bilindiği üzere, ülkenin bayrak taşıyıcı şirketi Iran Air.
Iran Air’in kökleri 1944 yılına kadar gidiyor. Şirket özellikle 1970’li yıllarda dünya sivil havacılığında adeta bir yıldız gibi parlıyordu. Iran Air o tarihlerde dünyanın en kârlı ve en hızlı büyüyen havayolu şirketleri arasında yer almaktaydı.
1976 yılındaki dünyanın en güvenli havayolu şirketi sıralamasında Iran Air, Qantas’ın hemen ardından ikinci konumda bulunuyordu.
Iran Air’in jet motorlu ilk uçakları Boeing 707 ve Boeing 727, 1965 yılında filoya katılmıştı. Bunu 1971 yılında Boeing 737’ler takip etmişti.
1970’lerin ikinci yarısında ise Boeing 747’ler, filonun en yeni ve prestijli üyeleri olmuştu. 1978 yılına gelindiğinde de, iç hatlarda ve bazı bölgesel dış hatlarda kullanılmak üzere altı adet Airbus A300 satın alınmıştı.
Tüm bu uçakların yanı sıra Iran Air 1972 yılında da iki adet Concorde siparişi vermişti. (Bu sipariş 1980 yılında iptal edildi)
29 Mayıs 1971 tarihinde Tahran – New York hattı açılmıştı. (THY’nin New York hattının 1988 yılında açıldığını hemen hatırlatalım)
1978 yılının sonuna gelindiğinde Iran Air, aralarında New York, Pekin ve Tokyo’nun da bulunduğu 31 dış hat noktasına sefer yapıyordu. Los Angeles ve Sydney, şirketin açmayı planladığı diğer uzun menzilli hatlardı.
Iran Air bu sayede, ülkesinin coğrafî konum avantajını kullanarak, bugün THY’nin son derece başarılı bir biçimde uygulamakta olduğu, “Batı ile Doğu” arasındaki bağlantıyı sağlama stratejisini yürütecekti.
Şirket o tarihlerde Tahran ile Londra arasında haftada 30’dan fazla uçuş gerçekleştirmekteydi.
1972 yılında Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan bir reklamda, Iran Air’in Türkiye’yi Avrupa’ya bağlama iddiasında olduğu dahi görülüyor.
O tarihlerde Iran Air ile İstanbul’dan Tahran’a seyahat etme imkânının yanı sıra; Roma, Cenevre, Frankfurt, Londra ve Paris’e de ulaşmak mümkün olabiliyormuş.
Iran Air’in talihi, 1979 devrimi sonrasında İran ile Batılı devletlerin ilişkilerinin hızla gerginleşmesi sonrasında hızla tersine döndü.
Önce Irak’la tutuşulan savaş, sonra uygulanan ambargolar, İran’ın dünya ile havayolu bağlantısına derin bir darbe vurdu. Iran Air’in filosu yaşlanmaya yüz tutarken, uçuş güvenliği karnesi de hızla zayıfladı.
Şirket ne yeni uçak satın alabilir, ne de elindeki uçakları tamir edebilir hale düştü.
Yukarıda İstanbul Atatürk Havalimanı’nda çektiğim fotoğrafları görülen EP-IAB tescil kodlu Boeing 747, Iran Air filosunda 1976 yılından bu yana görev yapıyor.
Yazımızın girişinde bahsettiğimiz anlaşma imzalanmadan bir kaç ay kadar önce, Iran Air ile Boeing arasında motorların tamiri konusunda işbirliği yapılacağı haberi gelmişti.
Ambargonun hafifletilmesi, sonrasında tamamen kaldırılması ve İran’ın 35 sene sonra yeniden dünya sistemine entegre olması halinde, Iran Air’in hızlı bir gelişim içerisine gireceği söylenebilir.
Önce filonun yenilenmesi, ardından uçuş ağının genişletilmesi ile şirket, kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecinden geçebilir.