Sorulduğunda; insanlar, her türlü ayrımcılığa karşı olduklarını söylerler.
Ama gerçek hayat hiç de böyle değildir.
Sınıfsal ayrımcılığın en fazla hissedildiği yerlerin başında havayolu seyahati gelir.
Yolcular aynı uçağın içerisinde, aynı çıkış noktasında aynı varış noktasına seyahat etseler de satın aldıkları biletlerin sunduğu imkânlar çerçevesinde, son derece farklı bir hizmet seviyesi ile ağırlanabilir.
First Class, Business Class, Economy Class ve son yıllarda giderek yaygınlaşan Premium Economy Class, uçaktaki farklı hizmet (kabin) sınıflarını tanımlamak için kullanılan en temel tâbirlerdir.
Elimizdeki istatistiklere göre, uçak yolcularının %95’i, Economy Class’ta seyahat ediyor.
Peki; Economy Class ilk kez ne zaman uygulandı; biliyor musunuz?
Economy Class İlk Kez Ne Zaman Uygulandı?
Bu sorunun cevabını bulabilmek için, 1950’li yıllara uzanmamız gerekiyor.
O tarihlerde, havayolu şirketlerinin pazara arz ettiği kapasite (uçuş ve uçaklardaki koltuk sayısı) ve bilet fiyatları, IATA tarafından son derece sıkı bir biçimde düzenlenmekteydi.
Dolayısıyla, havayolu şirketlerinin kendi inisiyatifleri dahilinde yolculara yeni bir ürün sunması neredeyse imkânsız gibiydi.
Uçakla seyahat adeta zenginlere mahsus bir rahatlıktı.
Uçak bileti fiyatlarının son derece yüksek olduğu o yıllarda havayolu şirketleri, IATA’nın koordinasyonu çerçevesinde anlaşarak, “Tourist Class” adını verdikleri yeni bir hizmet sınıfı geliştirdiler.
1 Mayıs 1952 tarihinde öncelikle transatlantik hatlarında “üç aylık deneme süresi” kapsamında hizmete giren ve standart biletli sınıfa göre %30 oranında daha ucuz olan bu yeni sınıfın bazı farklılıkları vardı.
Tourist Class yolcuları çay, kahve, sakız ve şekerlemeleri ücretsiz olarak alabilirken, yemek yemek istiyorlarsa, bunun için uçuştan önce ödeme yapmaları gerekiyordu.
Yine ücret karşılığında, uçakta bulunan kahvaltı veya yemek kutularından ve alkollü içeceklerden de temin edebiliyorlardı.
Tourist Class yolcularının bagaj hakkı, 30 kg yerine 20 kg olarak belirlenmişti.
Koltuklar yatak haline dönüşmediği gibi, uçakta, yolcuların seyahat esnasında bir araya gelip sohbet edebileceği bir salon bölümü de bulunmuyordu.
Yeni hizmet sınıfı havayolu şirketleri tarafından heyecanla ama aynı zamanda büyük bir tedirginlikle karşılandı. Fakat Tourist Class için alınan çok miktardaki ön rezervasyon, şirketleri rahatlattı.
İkisi ABD’li olmak üzere, Amerika ile Avrupa arasında sefer yapan toplam 11 havayolu şirketi, ilk ay için tüm Tourist Class biletlerinin tamamını çok önceden satmışlardı.
Dönemin efsanevî havayolu şirketi Pan American, filosundaki DC-6 tipi bir uçağın içini yeniden düzenleyerek, Tourist Class’a uygun hale getirmişti.
Normalde 61 kişilik olan uçak, yeni düzeniyle 82 koltukluk kapasiteye ulaşmıştı.
Pan Am, 1952 yaz tarifesinde New York ile Londra, Paris ve Frankfurt arasında haftada 12 kez Tourist Class seferi yapmayı planlamıştı.
New York ile Londra arasındaki normal bilet fiyatı 711 USD iken, Tourist Class bileti 486 USD olarak belirlenmişti.
Bu fiyat kış tarifesinde (o yıllarda 1 Kasım ile 1 Mayıs arasında), 417 USD’ye kadar indirilmişti.
Tourist Class uygulaması tam manasıyla bir başarı hikâyesi oldu.
Atlantik pazarında bir önceki yılın aynı döneminde 100.000 olan yolcu sayısı 150.000’e fırlarken, artışın yarıdan fazlasını Tourist Class yolcuları oluşturuyordu.
Bu gelişmenin üzerine, IATA üyesi 67 havayolu şirketi, filolarında bulunan 2.500 civarında uçağın yarısını Tourist Class’a uygun hale dönüştürme kararı almıştı.
Sadece bu değişiklik sayesinde 1953 yılındaki koltuk arzında 5 milyon adet artış gerçekleşmişti.
1 Nisan 1953 tarihinden geçerli olmak üzere Amman, Beyrut, Hayfa, İstanbul, Kahire, Kudüs, Lefkoşa, Şam ve Tel Aviv, Tourist Class kapsamına alınmıştı.
Ekim 1953’ten itibaren ise İran, Pakistan ve Hindistan bu yeni hizmet sınıfıyla tanışacaktı.
1953 yılının sonuna doğru yapılan bir IATA konferansında alınan önemli kararlardan bir diğeri, Tourist Class yolcularından yemek için ücret tahsil etmek yerine, bilet fiyatına dahil olacak şekilde basit ve ucuz bir yemeğin sunulması olmuştu.
Bu karara hassasiyetle uyan şirketlerin başında Hollandalı bayrak taşıyıcı KLM geliyordu.
KLM’in şefleri, Tourist Class yolcuları için son derece lezzetli menüler geliştirmişti.
Neticede; havayolu şirketleri, uçakların kapasitelerinin artırılması ile birlikte bilet fiyatlarının ucuzlatılması sonucunda elde ettikleri muazzam yolcu sayısı artışından son derece memnun kaldılar.
Tourist Class adı zamanla Economy Class’a dönüştü ve yıllar geçtikçe günümüzdeki şeklini aldı.