Sık uçan yolcuların dikkatini çekmiştir.
Özellikle, Doğu – Batı ekseninde gerçekleşen uzun menzilli uçuşlarda, gidiş seferinin süresiyle, dönüş seferinin süresi birbirlerinden hissedilir derecede farklıdır.
Mesela; İstanbul – Singapur uçuşu 10,5 saat sürerken, Singapur’dan İstanbul’a dönüş 11,5 hatta 12 saati bulabilir.
Peki; bunun sebebi nedir?
Uçaklar, doğuya doğru uçarken neden daha hızlı gitmektedir?
Acaba gerçekten bu durum uçaklarla mı ilgili, yoksa bu işin arkasında başka bazı etkenler mi var?
Uçaklar Doğuya Doğru Uçarken Neden Daha Hızlı Gidiyor?
Uçuş sürelerinin farklılığı ile ilgili olarak duyabileceğiniz en temel yanlışlardan bir tanesi, bu durumun sebebinin dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü olduğudur.
Bu yanlış düşünceye göre, dünyanın deniz seviyesindeki dönüş hızı ile, mesela deniz seviyesinden 10 bin metre yükseklikteki dönüş hızı birbirinden farklıdır.
Bu yüzden de uçaklar batıya doğru giderken, doğruya doğru olan seferlere nispeten daha fazla süreye ihtiyaç duyar.
Oysa bu mantık doğru olsa, batıya doğru olan seferlerin daha kısa sürmesi gerekir. Zira dünya, batıdan doğuya doğru dönmektedir.
Neticede, dünyanın atmosferi de dünyayla birlikte dönmektedir ve bu yüzden uçuş sürelerinde herhangi bir farklılık oluşmamaktadır.
O halde, doğu – batı eksenindeki uçuşların gidiş ve dönüş seferlerinin süreleri neden farklıdır?
İşin sırrı, Jet Stream adı verilen çok yüksek hızlı rüzgâr akımlarındadır.
Bu akımların yönü, batıdan doğuya doğrudur.
Dolayısıyla, doğuya doğru olan seferlerde bu akımın içerisinde giren bir uçağın hızı pozitif yönde etkilenirken, batıya doğru yapılan uçuşlarda ise bu durumun tersi yaşanmaktadır.
Zaten Jet Stream’in etkisini, uçak içindeki bilgilendirme ekranlarında da net bir biçimde görebilirsiniz.
Uçuş sırasında öyle bir an gelir ki, hava hızı, yani uçağın havaya göre olan hızı 900 km/s iken, yer hızı, yani uçağın yere göre olan hızı 1.088 km/s gibi seviyeye yükselebilir ve toplam uçuş süresini ciddi bir oranda etkileyebilir.
(Bu duruma ilişkin olarak ayrıca, “Yer Hızı & Hava Hızı” adlı yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz)
Yüksek hızlı rüzgâr akımlarının sivil havacılıkta kullanımı ilk olarak bundan 63 yıl önce gerçekleşti.
18 Kasım 1952 tarihinde, Tokyo – Honolulu seferini yapmakta olan bir Pan Am uçağı, 7.600 metre yükseklikte içerisine girdiği bir jet stream sayesinde, toplam uçuş süresini 18 saatten 11,5 saate indirmeyi başarmıştır.