Emirates’in Büyüme Stratejisi
Halen filosunda 248 uçak bulunan Emirates, 2029 yılına kadar bünyesine 251 uçak daha katacak.
Yeni gelecek uçakların 186 adedi Boeing 777 ailesinden (9X, 8X, 300 ER), 65 adedi ise Airbus 380 tipi uçaklardan oluşuyor.
Aşağıdaki grafikten de görüldüğü üzere, yeni uçakların ciddi bir bölümü 2019 yılı sonuna kadar teslim alınmış olacak.
A380 siparişlerinin tamamının bu dönemde filoya dahil edilecek olması dikkat çekiyor.
Öte yandan, 2018 yılına kadar 52 uçak, Emirates filosundan çıkartılacak.
Gelecek uçaklarını en iyi şekilde utilize etmek ve Dubai’yi dünyanın en önemli aktarma noktası yapmak isteyen Emirates’in önünde üç ana strateji bulunuyordu:
1- Potansiyel ana HUB’lara network dengesi kurarak uçmak veya frekans artırmak,
2- Frekans kısıtı olan noktalarda siyasal ve ekonomik bağlantılar kurarak kısıtları çözmek,
3- Güçlü bir rakibin olduğu bölgelerde rakiple anlaşarak veya rakibin zayıf noktasını kullanarak o pazara hızlıca girmek.
İlk iki strateji her havayolunun uygulamaya çalıştığı, doğal ve sağlam adımlarla büyüme stratejisidir ve en kolayıdır.
Üçüncü ve son strateji ise, rakiplerin de benzer stratejiler takip ettiği düşünüldüğünde son derece hızlı aksiyon alınması gereken riskli bir hamledir ve başarılı olunması durumunda büyümeyi hızlı bir biçimde artırır.
Emirates – Qantas İşbirliği
Emirates’in bu stratejisinin ilk adımını, Qantas ile yapmış olduğu ve 31 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren ortak uçuş anlaşmasında görüyoruz.
2010 yılından beridir Avusturalyalı taşıyıcılar mâli sıkıntılardan dolayı çıkış yolu ararken Emirates’in bu hamlesi her iki havayolu şirketinin de kârlı çıktığı (win-win) bir gelişme olmuştur.
Avustralya’dan Avrupa, Orta Doğu ve Afrika kıtasını kapsayan destinasyonlara giden ve bu noktalardan gelen yolcular, bu anlaşma öncesinde tamamen Singapur, Bangkok ve Hong Kong gibi Asya bölgesindeki hub’larda aktarma yapmaktaydı.
Emirates – Qantas işbirliği sayesinde bu yolcuların yaklaşık %25 oranındaki bir bölümü, Dubai üzerinden aktarma yapar hale gelmiştir.
Özellikle Birleşik Krallık’a haftalık 254 frekans uçuşu bulunan Emirates için Avustralya pazarı, çok iyi bir besleyicisi haline gelmiştir.
Aynı zamanda Qantas, Dubai ötesine olan yüksek maliyetli uzun menzilli uçuşlarını iptal ederek, operasyonel zararını azaltmıştır.
Bu önemli işbirliğinin her iki şirkete sağladığı kazancın detaylarını önümüzdeki günlerde sayısal veriler ışığında analiz edeceğiz.
Malaysia Airlines’ın Kötü Gidişi
Malaysia Airlines’ın, 8 Mart 2014 tarihinde Kuala Lumpur’dan kalkan ve 239 kişi taşıyan Boeing 777 tipi uçağı (MH 370), Pekin’e giderken kaybolmuş ve hâlâ bulunamamıştır.
Bu olaydan dört ay sonra, 17 Temmuz 2014 tarihinde Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan kalkan ve içinde 298 kişi olan Malaysia Airlines’a ait bir başka Boeing 777 uçağı (MH 17), bu kez Rusya – Ukrayna sınırında vurularak düşürülmüştür.
Bu iki vahim olay ve düşük maliyetli taşıyıcı Air Asia’nın rekabeti artırması, Malaysia Airlines’ı çok etkilemişti.
Ani düşen yolcu sayıları nedeni ile şirket bir çok uçuşunu iptal etmiş, hisseleri borsada dip yapmış, bilançosunda zarar açıklamış ve bunların neticesinde de küçülmeye gitmiştir.
Şirketin yönetimi değiştirilmiş ve 2015 yılının Mayıs ayında, daha önce Aer Lingus’un başında bulunan Christoph Mueller, CEO olarak atanmıştır.
Mueller’in, 1 Haziran 2015 yılında düzenlediği ilk basın toplantısında şirketin battığını açıklaması dikkatleri üzerine çekmiştir.
Christoph Mueller bir yıl bile olmadan, Nisan 2016’da kişisel nedenlerden dolayı görevinden istifa ettiğini, Eylül 2016’da şirketten ayrılacağını, bu süre içerisinde de bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak kalacağını açıklamıştır.
Emirates – Malaysia Airlines İşbirliği
Bu kötü şartlar altında %30 ornaında kapasite azaltan, binlerce işçi çıkaran ve durumu kurtarmaya çalışan Malaysia Airlines, 2016 Şubat ayı itibarıyla Emirates ile geniş kapsamlı bir ortak uçuş anlaşması yapmıştır.
Bu anlaşmanın amacı, Malaysia Airlines’ın Avrupa gibi uzun ve maliyeti yüksek hatlarını kapatması, yolcularının Emirates üzerinden Avrupa’da 38 noktaya ve Amerika kıtasında 15 noktaya ulaştırılması; Emirates’in ise Asya’daki transfer yolcularını Malaysia Airlines ile taşımasını öngörüyor.
Bu anlaşmaya paralel olarak Malaysia Airlines, Amsterdam, Paris ve Dubai uçuşlarını sonlandıracak.
Şirket 2016 yılı başında İstanbul ve Frankfurt hatlarını da iptal etmiştir.
Christoph Mueller bu sefer iptalleri sonucunda ilgili pazarların kaybedilmeyeceğini; aksine yolcuların bu noktalara Malaysia Airlines’ın satış kanalları üzerinden bilet almaya devam edeceklerini ve bağlantı kalitesinin iyi olacağını belirtmektedir.
Emirates bu anlaşma ile Kuala Lumpur uçuşlarını günde dört sefere çıkarmıştır.
Bu uçuşların üç tanesi Boeing 777 (372 koltuk) ve bir tanesi de Airbus 380 ile (510 koltuk) icra edilmektedir.
Günlük Kula Lumpur çıkışlı arz edilen koltuk sayısı 1.626 adet ve kargo kapasitesi ise 70 ton’un üzerindedir.
Gerek Emirates gerek Malaysia Airlines açısından bu anlaşma karşılıklı avantaj olarak lanse edilse de, kısa vadede Malaysia Airlines’ın Avrupa ve Ortadoğu pazarlarını kaybedeceği; Emirates’in ise Asya – Avrupa trafiğindeki bir rakibini saf dışı bırakıp yolcuları tamamen kendi seferlerine kanalize ederek filoya katılacak yeni uçaklar için de bir besleme bölgesi oluşturduğu aşikârdır.
Malaysia Airlines’ın Asya’daki 37 dış hat noktasından yolcuları Kuala Lumpur’a kadar getirip, Kuala Lumpur üzerinden Emirates ile göndermesi, halihazırda Asya ve Avusturalya’da 44 noktaya direk seferi olan Emirates için hem yolculuk süresinin uzunluğu hem de birim gelirin düşüklüğü nedeni ile mantıklı bir operasyon olarak görünmemektedir.
Malaysia Airlines güçlü olduğu iç hat noktalarda operasyon yapmaya devam edecek, Güneydoğu Asya’daki yoğun rekabet ortamında hayatta kalmaya çalışacaktır.
Bu anlaşma, şu an için olmasa da ileride Malaysia Airlines’ın bazı havalimanlarındaki slotlarının Emirates tarafından kullanılmasının önünü açacak ticari bir işbirliği olarak da düşünülebilir.
Emirates için kazançlı olan bu anlaşmanın diğer kazananı da Malezya’daki havalimanları ve Malezya turizmi olacaktır.
Bu anlaşma Malezya Hükümeti ve Malezya Lokal Turizm Otoriteleri tarafından tam destek almaktadır.