Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz New York seyahatimizde, Türk Hava Yolları’nı (THY) tercih ettik.
Yolculuğun uzunluğunu düşünerek, Business Class’ta seyahat etmenin daha yerinde olacağına karar verdik.
Yaklaşık 11 saat süren uçuşu, THY filosunun en yeni üyelerinden olan ve filoya 16 Nisan 2016 tarihinde katılan TC-LNF kuyruk tescilli Airbus A330-300 tipi uçakla yaptık.
THY’nin bu serideki uçaklarında, 28 adet Business Class ve 261 adet Economy Class olmak üzere toplam 289 adet koltuk bulunuyor.
THY, İstanbul ile New York JFK arasında günde karşılıklı üç sefer yapıyor.
Biz günün ilk seferi (06:45) olan TK 0003’ü tercih ettik.
Havalimanı
İstanbul Atatürk Havalimanı’nın dış hatlar terminalinde, Business Class yolcuları için ayrılmış bir kapı bulunuyor.
E2 adlı bu girişten, Business Class yolcularının yanı sıra, THY’nin sık uçan yolcu programı Miles&Smiles’ın Elite ve Elite Plus üyeleri de faydalanabiliyor.
Terminale girdikten hemen sonra, THY’nin yine Business Class yolcuları için ayırmış olduğu bankolardan check-in yaptırmak mümkün.
Her ne kadar online check-in yaptırıp, mobil biniş kartımızı almış olsak da, uçuşumuz ABD’deki bir noktaya olduğundan, bu bölümdeki özel güvenlik noktasından geçmek mecburiyetindeydik.
Bu aşamadan sonra Business Class yolcularının, terminalin hava tarafına geçmek için iki seçeneği bulunuyor.
Ya genel pasaport kontrolünün yapıldığı noktada bulunan özel Business Class sırası, ya da THY’nin özel yolcu salonuna doğrudan girişin bulunduğu geçiş yeri.
Özel Yolcu Salonu
THY’nin ödüllü yolcu salonu Lounge Istanbul, iki kattan oluşuyor.
Nispeten daha tenha olduğundan genelde alt katı tercih ediyoruz.
Mercimek çorbasını içtikten sonra; salonun ortasında, merdivenlerin hemen yanı başında bulunan “çay bahçesi” bölümünde kahvemizi yudumladık.
THY’nin “LiveGate” adını koyduğu ve ihtiyaç duyan yolculara canlı bir biçimde destek veren kiosklar da, Lounge Istanbul’da yerini almıştı.
Boarding
Uçağın kalkış saatine 45 dakika kadar kala, biniş kapısına vardık.
218 no’lu kapıdan binişimizi kolaylıkla gerçekleştirdik.
THY yer hizmetleri personelinin, biniş sırasında yolcuların gruplara göre sıralanmalarına özellikle dikkat ettiklerini gözlemledik.
Koltuk
Samimi olmak gerekirse, sektör genelindeki premium havayolu şirketleri arasındaki trend, Business Class kabin konfigurasyonunun her geçen gün yolcuya daha fazla özel alan sunması yönünde.
2015 yılının Ağustos ayında tecrübe ettiğimiz Singapore Airlines Business Class’ı buna güzel bir örnek teşkil ediyor.
O uçuşumuzda kullandığımız Boeing 777 tipi uçağın Business Class koltuk düzeni, 1-2-1 şeklindeydi.
THY filosundaki tüm A330 ve A340’ların Business Class’larının koltuk konfigurasyonu ise, 2-2-2 şeklinde. Boeing 777 filosunda koltukların, 2-3-2 düzeninde olduğunu görüyoruz.
Koltuklar tamamen yatıyor.
Ön koltukla aradaki mesafe son derece fazla.
Bu durum bir yandan son derece ferah bir ortam sağlarken, diğer taraftan ise mahremiyet açısından menfi bir durum ortaya çıkarıyor:
Yolcular, birbilerinin ne seyrettiğini görebiliyor.
Buna ilave olarak, önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacağını tahmin ettiğimiz dokunmatik ekranların, THY’nin mevcut koltuk düzeninde yolcular tarafından “dokunarak” kullanılması mümkün değil.
Ayrıca koltuk ceplerinde bulunan dergileri alabilmek için de mutlaka yerinizden kalkmanız veya öne doğru bir hayli uzanmanız gerekiyor.
Son olarak, koltuklarda, yanımızda bulunan kitap, cep telefonu, el çantası gibi eşyamızı koyacak bölmeler bulunmuyor.
Ancak yazımızın girişinde de belirttiğimiz üzere, filoya yeni katılan bu uçakların Business Class koltuklarında ufak tefek değişiklikler yapılmış. Yolcuların ayaklarını uzattığı puf bölümü, minik bir sandık haline getirilmiş.
Bazı eşyalarınızı bunun içerisine koymanız mümkün.
İkram
THY’nin bol ve lezzetli ikramını Havayolu 101’de sık sık ele alıyoruz.
Sekiz saati aşan tüm uzun menzilli uçuşlarda olduğu gibi, Washington hattında da iki servis bulunuyor.
Çeşitli mezelerin yanı sıra, salata, çorba, ana yemek, tatlı, meyve ve dondurmayı da tatma fırsatı bulduk.
Ana yemek olarak birinci servisteki kahvaltıda “omlet”, ikinci serviste ise “Adana kebap” tercihimiz oldu.
Ancak yolcuların arasında fındık alerjisi bulunan bir kişi olduğundan, menünün bir kısmı yolculara sunulamadı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, son aylarda menüye dahil olan Adana kebap, pek de olması gereken lezzeti taşımıyor.
Uçak İçi Konfor ve Eğlence
THY, uçak içi konfor unsurlarında son yıllarda ciddi bir atılım yaptı.
Yolculara dağıtılan konfor paketleri (amenity kit), hem içerik olarak zengin, hem de ürünler kaliteli.
Bunun yanı sıra, uyumak istediğinizde kabin ekibi tarafından getirilen uyku seti (yastık, battaniye, çarşaf) son derece kaliteli ve faydalı. Hatırlanacağı üzere bu konuda geçtiğimiz yıllarda Zorlu Grubu ile bir işbirliğine giden THY, “Bohça” adını verdiği konsepti geliştirmişti.
Yolcu deneyimini kuvvetle etkileyen bir diğer konfor unsuru ise, uçak içi eğlence sisteminin içeriği.
Gerek film, dizi ve belgesel olarak, gerekse müzik içeriği bakımından THY’nin eğlence sistemi bir hayli zengin.
Eğlence sisteminin ara yüzü geçtiğimiz aylarda değişmişti. Bazı noktalarda “ince ayar” gerektirmekle birlikte yeni ara yüz, eskisine nispeten daha hoş tasarım ve renklere sahip.
THY’nin filosuna yeni katılan uçaklardaki bir başka farklılık, IFE sisteminin kumandası.
Artık THY’de de, mobil oyun konsollarını anımsatan, şık ve dokunmatik ekranlı kumandalar kullanılıyor.
Yine Business Class yolcularının kullanımına sunulan “gürültü önleyici” özellikli kulakların da tatmin edici olduğunu söylememiz gerekiyor.
Kabin Ekibi
Uçuşumuzdaki kabin ekibi gayet kibar ve gayretliydi.
Özellikle bizim bulunduğumuz sıradan sorumlu olan kabin personelinin yabancı dil ve uçak içerisinde sunulan ürünlere olan hâkimiyeti, dikkat çekiciydi.