Uluslararası sivil havayolu trafiği özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından hızla gelişti.

1980’li yıllara kadar çoğunlukla ayrıcalıklı, zengin kişilerin faydalanabildiği havayolu hizmeti zamanla dünya genelinde tüm toplum kesimlerine yayıldı.

Önce 1950’li yılların sonlarından itibaren jet motorlu uçakların devreye girmesiyle havayolu seyahati hızlandı ve konfor düzeyi arttı.

Bunun akabinde 1978 yılında ABD iç hat pazarının serbestleştirilmesi (deregülasyon) ve ardından 1990’lı yıllarda Avrupa Birliği’nde kademeli olarak yaşanan benzer dönüşüm, hem havayolu şirketleri arasındaki rekabeti hem de pazara arz edilen kapasiteyi ciddi oranda yükseltti.

Böylece uçak biletlerinin fiyatı reel anlamda düşerken, önceki yıllara nispeten çok daha fazla kişi uçakla seyahat etmeye başladı.

Aviation Benefits Beyond Borders adlı girişim tarafından hazırlanan bir grafik, bu durumu açıkça ortaya koyuyor.

2013 yılı Amerikn Doları baz alınarak hazırlanan grafikte, uçakla yapılan seyahatlerin reel fiyatının son 60 sene içerisinde ne şekilde düştüğü görülüyor.

1950 yılı ile günümüzü kıyasladığımızda, havayolu seyahatinin maliyetinin dramatik bir biçimde ucuzlayarak neredeyse yedide bir oranına gerilediğini söyleyebiliriz.

Özellikle jet motorlu yolcu uçaklarının hızla yaygınlaştığı 1960’lı yıllarda bu düşüş son derece sert olmuş.

1973 yılındaki petrol krizi sebebiyle bu düşüş trendi bir süre sekteye uğramış olsa da yukarıda belirttiğimiz üzere, ABD iç hatlarında 1978 yılında gerçekleştirilen serbestleşme sonrasında fiyatlardaki düşüş yeniden hız kazanmış.

Bakalım gelecek yıllar bize ne gösterecek?

Uçakla seyahat etmenin maliyeti düşmeye devam edecek mi?

Yoksa trend tersine mi dönecek?