Singapur Changi Havalimanı’nda inşaatı tamamlanan yeni terminal binası Terminal 4, açılacağı günü bekliyor.
Halen deneme süreci devam eden terminalin, bu yılın sonlarına doğru hizmete girmesi hedefleniyor.
Terminal 4’ün en göze çapan özelliği, tasarım ve yolcu deneyimi açısından bir çok yeni inovatif konseptin burada uygulanacak olması.
Tasarımın özellikle, gelecek yıllarda sayısı daha da artacak olan teknolojiyi yoğun bir biçimde kullanan yolculara hitap etmesine özen gösterildi.
Emek-yoğun bir yapı yerine, yolcuların işlemlerini kendi kendilerine gerçekleştireceği self-service uygulamalarına öncelik verildi.
Dünyanın diğer yerlerindeki genel eğilime baktığımızda, benzer çalışmaların yapıldığını görüyoruz.
Seyahat sürecinin mümkün olduğunca yolcuların kontrolüne verildiği; self-service uygulamaların yaygınlaştığı ve mobil cihaz ve bunlara ilişkin uygulamaların giderek yaygınlaştığı bir dönem bizleri bekliyor.
Aslında seyahat sürecinin başladığı ilk noktaya; seyahat planlarının kişilerin zihninde oluşmaya başladığı âna kadar gidebiliriz.
O andan itibaren kendi seyahat sürecini kendisi yönetmeye başlayan yolcular, havalimanlarından da benzer yaklaşım ve imkânları görmek istiyor.
Terminalin kapısından adımını atar atmaz, daha önceden oluşturmuş olduğu mobil biniş kartına ilişkin bilgilerin, bina içerisindeki güvenlik noktalarına otomatik olarak ulaşması; tamamen dijital hale dönüşmüş olan pasaport bilgilerinin yine benzer bir biçimde işlenmesi, önümüzdeki yıllarda yolcuların en fazla beklediği şeylerden olabilir.
Yüz, damar ve retina tanıma gibi, hem emniyet hem de hız sağlayan biometrik teknolojiler de yine gelecekteki havalimanlarının en önde gelen kolaylaştırıcı unsurlarından olacak.
CAP Strategic Research tarafından daha 2011 yılında yayımlanan bir rapor, 2025 yılına gelindiğinde havalimanlarının günümüze kıyasla son derece dramatik bir değişim geçirmiş olacağını iddia ediyor.
Raporda, 2025 yılına kadar check-in ve pasaport kontrol bankolarının tamamen ortadan kalkacağı ve bu iki kritik sürecin tamamen otomatik bir biçimde gerçekleştirileceği öne sürülüyor.
Yine uçağa biniş (boarding) süreçlerinin de değişerek, hem daha kolay hem de daha hızlı bir biçimde yapılacağını tahmin edebiliriz.
Bu noktada, Alaska Airlines’ın 2015 yılında denemelerini yaptığı “parmak izi ile boarding” uygulamasını hatırlamakta fayda var.
Benzer şekilde, deri altı implant kullanılan boarding süreci de bir başka sıra dışı yaklaşım olarak halen hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.
Neticede; günümüzde bazıları çok uçuk örnekler olarak görünse bile, 2020’li yıllarda hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelecek bir çok yeni teknoloji ile, tüm seyahat süreçleri kökten bir biçimde değişecek.
Comments
One response to “Gelişen Teknoloji, Yolculara Havalimanlarında da Yardımcı Oluyor”