Ülkemizde uçak üretimi denildiğinde belki de akla ilk gelen kişi, benzeri az görülen türden bir müteşebbis olan Nuri Demirağ’dır.
Ancak Demirağ, neredeyse tüm servetini bu yolda harcadığı halde, uçak fabrikası projesini bir türlü tam anlamıyla hayata geçiremez.
Bunda, dönemin siyasî şartlarının yanı sıra, yaşanan talihsiz bir kaza da son derece etkilidir.
Türk Hava Kurumu (THK), Nuri Demirağ’a 10 eğitim uçağı ve 65 adet de planör siparişi vermiştir. Demirağ bunun yanı sıra, Nu.D.38 adlı altı kişilik, çift motorlu, gövdesi alüminyum kaplı bir yolcu uçağının üretimi üzerinde de çalışmaktadır.
Nuri Demirağ’ın en büyük yardımcısı, Fransa’da eğitim görerek Türkiye’nin ilk uçak mühendisleri arasına girmiş bulunan ‘Selahattin Alan’ idi. Demirağ ile çalışmaya başlamasından önce, Türk Hava Kuvvetleri’nin Eskişehir’deki uçak bakım ve tamir tesislerinde görevli olan Alan, MMV 1 (Millî Müdafaa Vekaleti 1) adı verilen ve Türk Sanayii’açısından bir ‘ilk’ olarak kabul edilen uçağın planını çizmiş ve üretilmesini sağlamıştır.
Havacılık konusunda son derece heyecanlı olan Alan, Demirağ ile birlikte tamamladıkları ilk uçağın testini de, çok kısıtlı uçuş tecrübesine rağmen, kendisi yapmıştır. Türk Hava Kurumu, uçağın bir de Eskişehir’deki İnönü Kampı’nda denenmesini ister.
Deneme uçuşu, Selahattin Alan tarafından yapılır.
13 Temmuz 1938 tarihinde gerçekleşen uçuşun sonunda erken iniş yapan Selahattin Alan, piste ulaşamadan bir hendeğe takılarak düşer ve hayatını kaybeder.
Bu olay aynı zamanda Nuri Demirağ için de bir dönüm noktası olur. Türk Hava Kurumu (THK) siparişleri iptal eder, Demirağ’ın kurum aleyhine açtığı dava yıllar sürer; davayı THK kazanır. Bunun üzerine Demirağ fabrikayı kapatmak zorunda kalır.
İşte Havayolu 101 Tarih Departmanı, arşivin derinliklerine girerek, o tarihlerde Nuri Demirağ tarafından, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye yazılan ve adeta bir imdat çığlığı niteliğindeki mektubu yayımlıyor.
Nuri Demirağ’ın İsmet İnönü’ye Gönderdiği Mektup
Tarih: 29 Kasım 1939
Cumhurreisimiz İsmet İnönü’nün yüce huzuruna
Büyük şefim;
Af buyurunuz, muztar kalmasan rahatsız etmezdim. Kendimi kazması omuzunda bir iş emirberiniz ad ederim. Milletin mâkus talihini yenen siz büyüğümüzden aldığımız kuvvetle memleketin demiryolları fabrikaları büyük binaları yapıldı, yapılıyor.
Göklerine hâkim olmayan milletlerin yerlerde sürüneceğine, daha doğrusu yerin dibinde çürüyeceğine kâni bulunduğum cihetle bundan üç buçuk sene evvel bütün personelini, levazımatını tedricen vatanın sinesinden belirtecek ve memleketin ihtiyacına tamamen cevap verecek büyük bir tayyare endüstrisi kurmak tasavvurunda bulundum ve bu tasavvurumu Mareşal Fevzi Çakmak hazretlerine, o mübarek zata bir mektupla arz ettim ve bana bu hususta muin ve müzahir olup olmayacağını sordum. Cevabı ve buna eklenilen millî müdafaa ve iktisat vekaletlerine yazdığı tezkerelerin sureti ilişiktir.
Bunun üzerine dünyanın en mükemmel tayyare ve teferruatını yapan memleketlere mütahassıslarımla bir çok kereler seyahat ettim. Tetkikat yaptım, yaptırdım.
Ecnebi memleketlerde müteaddit, kıymetli Türk gençlerinden mühendisler ve işçiler okuttum, yetiştirdim ve yetiştirmekteyim. Fabrikamı sanat mekteplerinden yetişen en kıymetli Türk işçileriyle, en yeni ve modern makinelerle tezyin ederek buna müteallik muhtelif sanat şubelerinde kurslar açmak, bilgilerini ameli, nazari genişletmek suretiyle de elemanlar hazırladım.
Beşiktaş’ta kurduğum tayyare atelyesiyle Yeşilköy’de yapmakta olduğum modern uçuş meydanı, tamir atelyesi ve hangara ait plan ve krokiler ilişiktir.
Divrik’te kurulacak esas fabrikaya ait planlar ve bu maksatla satın alınan 1.500 dönümlük arazi ve maden taharri ruhsatnameleri ve su kuvvetlerinden elektrik istihsali için değirmen ve baraj mahalli krokileri ve bu maksada hizmet emeliyle yaptırılan 250 mevcutlu orta mektebe ait fotograflardan bir takımları eklidir. Maahaza ahvalin inkişafına talikan Divrik’te fabrika inşaatına henüz başlanmamıştır.
Geçenlerde Beşiktaş’taki atelyenin senevî imâlat kabiliyetinin tayini istendi. 300 mektep veya 150 antrenman yahut 50 avcı tayyaresi yapılabileceği cevaben bildirildi. Zaman zaman takdirler ve teşekkürlerle maddi, manevi yardımlar yapılacağı ve siparişler verileceği hava kuvvetlerinden tahriren ve şifahen bildirildi. Şimdiye kadar asarı filiyyesi görülmedi. Bu babtaki emirlerin ve takdirnamelerin suretleri melfuftur.
Hava kurumundan bidayette verilen ve arkası gelmeyen 65 planör kuruma teslim edilmiş ve 10 mektep tayyaresi, uçuş melekesi az olan bir mühendisimizin rızam hilafına tayyare ile Eskişehir’e giderken İnönü’nde yapılmakta olan törene iştirak etmek isteyerek, sahanın darlığı, planör, tayyarelerin ve ziyaretçilerin çokluğu yüzünden meydanda yer bulamamasından ekin tarlası içerisinde yere konuş esnasında bir metrelik çukuru göremeyerek mühendisin ölümüyle neticelenen bir kaza vukua gelmiş idi. Bunda tayyarenin kabahati yoktur.
Hava kuvvetlerinin bir çok yüksek tayyare mühendislerinden mürekkep tetkik komisyonu tarafından ilk Türk tipi olarak belirttiğim bu tayyareye ait, sandıklar dolusu yüzlerce aerodinamik ve statik resimleri ve hesapları mezkûr komisyonca aylarca tetkik ve performans tecrübeleri yapılarak mükemmel normal mektep tayyaresi olduğunu Hava kurumuna tebliğ ve uçuş müsaadesini verdiği halde Türk kuşu, memlekette yegâne salahiyettar bu fen komisyonunun kararını dinlemeyerek tayyareleri kabulden imtina etmekte ve kaza hadisesi yüzünden vukua gelen tezahhürü nazarı itibara almayarak tayyareleri almamakta ısrar ve teminat mektubu muhteviyatı olan 14.000 Liramı zapt ve avans verdikleri 40 Bin Lirayı istirdat etmişlerdir. Buna müteferri evrak eklidir.
İşçilerim ve fabrika personelleri işsiz kalmıştır. Esasen şimdiye kadar tam ve kâmil bir mesai sahası da bulamamışlardı. Bu müessese memleket müdafaası için faydalı bulunuyorsa derhal sipariş verilerek yaşatılmasının temini ricasını havi Mareşal hazretlerine çekilen ve şimdiye kadar cevabı alınamayan telgraf sureti ilişiktir.
Bu uğurda şimdiye kadar harcanan 1,5 milyon Lira ile -hoş, karakterim buna müsait değil ya- farzı muhal 15-20 adet han apartman yaptırır, senede 150-200 bin Lira irad alarak istediğim yerde gezer, tozardım.
Hülasa: Türk’e ecdadından miras ve dünyaya nümune-i imtisal olmuş olan sipahiliğin, süvariliğin, serden geçtiliğin, bugünkü şekli de tayyareciliktir. Şimendüfer siyasetinizin verimli neticeleri meydanda, bidayetteki tenkitler, târizler, muhalefetler hatırlardadır. Bu feyizli eseriniz eğer haline terk olunsa veyahut inşaatın askerî idare altında amele taburlarına götürülmek sistemi takip edilseydi bu netice elde edilir miydi? Lüzumu halinde bu vasıtaların evvel beevvel askerî hidemata terk olunacağı tabii olduğu gibi tayyare levazım ve vesaitinin ilişik teskerelerle memleket müdafaası emrine hasr ve tahsisi emir olunmaktadır.
Gece, gündüz, kış, yaz, yağmur, çamur, bora fırtına manialarını bertaraf edecek vatanın her bucağında şimdilik en az 60-70 yerinde modern uçuş meydanları, yanı başında tamir atelyeleri, hangarları, müteaddit sınıf ve derecelerde mektepleri ve bir kaç yerde tayyare ve motor fabrikaları yaparak havacılığımıza binlerce ihtiyat, yapıcı, uçucu, yaratıcı elemanlar ve vesait yetiştirmek iktidarındayız.
Tayyare süratlidir, mütemadiyen de süratleniyor. Havacılık işlerinin bu sürate ayarlanması için hepsi aynı rütbede ayrı ayrı noktai nazar taşıyan hava kumandanlarının başlarına, tepeden tırnağa, başından sonuna kadar mesuliyeti nefsinde toplayan üzerine toz kondurulmamış yırtıcı, yaratıcı bir şahsiyetin her memlekette olduğu gibi bu mühim ve hayatî işin başına geçirilmesi suretiyle tevsiini ve mahdut çerçeve dahilinde bırakılmamasını vatanın yegâne kurtarıcısı siz büyük millî şefimden yalvararak kemâl-i hürmetle arz ve niyaz ederim.
Comments
One response to “Nuri Demirağ’ın İsmet İnönü’ye Gönderdiği Mektup”