Proje aşamasında ne kadar plan yapılırsa yapılsın, çevresinde yeterince yer bırakılmamışsa, merkezî konumdaki havalimanları belli bir süre sonra, artan yolcu ve uçak trafiğine ilişkin büyüme ihtiyaçlarına cevap veremez hale geliyor.
İşin içine uçakların kalkış ve inişte sebep olduğu gürültü ve çevre kirliliği de eklenince, ihtiyaç duyulan kapasite, kent merkezlerinden uzak noktalara yeni havalimanları inşa edilerek çözülüyor.
Pek iyi; şehirden uzak yerlere havalimanı yapmak yerine, denizden faydalanmak mümkün olabilir mi acaba?
Tamamen deniz dolgusu yapılarak sunî bir ada üzerine kurulan Osaka Kansai Havalimanı’nın yanı sıra Hong Kong Chek Lap Kok ve Seul Incheon havalimanları, deniz doldurularak inşa edilen havalimanlarının en büyük ve en ünlüleri.
Bu ünlü havalimanlarını aklımızın bir köşesinde tutalım ve gelin hep beraber, deniz üzerinde inşa edilmek üzere geliştirilen ve “yüzen havalimanı” olarak adlandırılan projelere bir bakalım.
Atlantik Okyanusu Köprüsü
1930 yılında Popular Mechanics adlı dergide yayımlanan bir yazıda, 750 km aralıklarla Atlas Okyanusu’na inşa edilecek yüzen havalimanları sayesinde, Avrupa ile Amerika arasında bir hava köprüsü kurulabileceği belirtiliyordu.
Bu şekilde inşa edilecek havalimanlarının pistlerinin, deniz seviyesinin 24 metre kadar üzerinde olabileceği söyleniyordu.
Ancak söz konusu yazıda bahsedilen bu iş, bir fikir olmanın ötesine geçememişti.
Habakkuk Projesi
Yüzen havalimanı projelerinden bilinen en eskisi, İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından geliştirilen Habakkuk‘tur.
Habakkuk projesi, Atlas Okyanusu’nun ortalarında bir yere bir havalimanı yapılmasını öngörüyordu. Bu amaçla özellikle Grönland civarındaki buz kütlelerinden faydalanılacaktı.
Buz ve talaşın karıştırılmasıyla elde edilen ve mucidinin soyadından mülhem, Pykrete adı verilen bir malzeme ile inşa edilecekti.
Bu havalimanında konuşlandırılacak İngiliz ve Amerikan savaş uçaklarının, Alman denizaltılarına karşı kullanılması planlanıyordu.
Habakkuk ile ilgili olarak kapsamlı çalışmalar yapılmış ve dönemin siyasetçilerine sunulmuştu.
Ancak çok maliyetli olması ve savaşın seyri içerisinde böyle bir havalimanına ihtiyaç kalmaması sebebiyle bu proje başlamadan rafa kaldırılmıştır.
Tokyo Körfezi Yüzen Havalimanı
1997 yılında 17 farklı özel şirket, Japon hükûmetinin desteğiyle bir araya gelerek, Tokyo Körfezi’nde yüzen havalimanı denemelerine başladı.
Yapılan araştırmaların ardından 2000 yılında denize 1.000 metrelik bir havalimanı inşa edildi. Havalimanının genişliği, 60 ilâ 121 metre arasında değişmekteydi.
Pistte bir çok farklı deneme gerçekleştirildi.
Yapılan denemeler, böyle bir havalimanı projesinin gerçekleştirilebilir olduğunu ortaya koydu.
Projenin sonucunda 2001 yılının Mart ayında yayınlanan rapora göre, 4.000 metrelik bir pist uzunluğuna sahip bir yüzen havalimanının rahatlıkla inşa edilebileceği açıklandı.
Körfeze inşa edilmiş olan 1.000 metrelik prototip ise daha sonra sökülerek kaldırıldı.
2017 yılı itibarıyla tamamen deniz üzerine havalimanı inşa edilmesine yönelik projeler arasında, deneme amacıyla da olsa, fiilen hayata geçirilen tek çalışma Tokyo Körfezi’ndeki bu havalimanıdır.
San Diego Yüzen Havalimanı Projeleri
Kent merkezinde havalimanına genişlemek için yer kalmayan San Diego’da, deniz üzerine yapılmak üzere iki farklı proje teklif edildi.
Bunlardan ilki, kıyıdan 15-20 km kadar açıkta, dört katlı bir havalimanı inşa edilmesini içeriyordu.
Havalimanının en üst katında iki pist bulunacaktı.
Yolcular, havalimanı ile San Diego arasında, deniz altına inşa edilecek bir raylı sistemle seyahat edecekti.
Avukat Adam Englund tarafından önerilen projenin maliyetinin 20 milyar USD olacağı tahmin ediliyordu.
Hem maliyetin yüksekliği hem de havalimanının inşa edilmesi düşünülen bölgenin hukukî olarak kime ait olduğunun belli olmaması sebebiyle bu proje sadece düşünce aşamasında kaldı.
San Diego için önerilen diğer projenin ise kıyıdan 5 km kadar açıkta olması planlanmıştı.
Buraya inşa edilecek havalimanının, kıyıya bir kara yolu tüneli ile bağlanması öngörülmüştü.
Ancak ilki gibi bu proje de hayata geçirilememişti.
San Diego’da yeni bir havalimanı için arayışlar devam ederken, kim bilir belki de daha önceden rafa kaldırılmış yüzen havalimanı projeleri, yeniden gündeme gelir.
Güney Çin Denizi Projesi
Deniz üzerinde havalimanı inşa etmenin stratejik amaçaları da olabiliyor.
Çin devleti tarafından Güney Çin Denizi’nde sürdürülmekte olan geniş kapsamlı proje bunlardan bir tanesi.
Ana karadan 1.500 km kadar uzakta bulunan Spratly Adaları bölgesindeki bazı mercan kayalıkları deniz tabanından çıkarılan kumlarla doldurularak, havalimanı haline dönüştürülüyor.
Çin, kendisinden bu kadar uzakta kalan bir bölgede hak iddia ediyor ve bu durumu destekleyebilmek için bölgede kendisine ait havalimanlarına ihtiyacı var.
Bu amaçla en az yedi farklı mercan kayalığının, havalimanına çevrildiği biliyor.
Londra Thames Havalimanı
Havalimanı tartışmasının bitmek bilmediği yerlerden bir tanesi Londra.
Ve Heathrow’u büyütmek yerine, kentin doğusunda kalan bir noktaya, Thames Nehri’nin Kuzey Denizi’ne açıldığı bölgeye su üzerinde bir havalimanı inşa etmek.
Dört pistli bir yapının tasarlandığı “Thames Hub” adlı bu projenin en önemli avantajı, Londra’nın hemen dışında yer almasına karşın kent merkezi ile olan ulaşım bağlantısının oldukça hızlı ve konforlu bir biçimde sağlanabilecek olmasıydı.
Londra’nın eski belediye başkanı Boris Johnson tarafından da desteklenen proje, 2014 yılında reddedildi.
Yine Thames Nehri’nin ağzında yapılması teklif edilen bir diğer proje ise, mimarlık firması Gensler ve Thames Estuary Research and Development adlı kurum tarafından ortaklaşa geliştirilmişti.
Tamamen bittiğinde altı piste sahip olması planlanan havalimanının toplam maliyeti için ise 63 milyar USD gibi astronomik bir tutar öngörülmüştü.
Havalimanının ana karayla bağlantısının yer altında inşa edilecek demiryolu tünelleriyle sağlanması düşünülmüştü.
Deniz üzerinde havalimanı yapılması fikrini daha ayrıntılı bir biçimde incelemek istiyorsanız, Amerikalı uçak mühendisi Terry Drinkard’ın konuyla ilgili şu makalesini okuyabilirsiniz.