Şu sıralar yaz mevsiminin belki de en sıcak günlerini yaşıyoruz.
Hava durumunun havacılık sektörüne olan etkisi denildiğinde akla çok büyük oranda kar, yağmur, fırtına, sis gibi unsurlar gelir.
Oysa havanın çok sıcak olduğu durumlar da havayolu operasyonunu yakından ilgilendirir.
Mesela 2017 yılı Haziran ayında ABD’nin Phoenix kentinde sıcaklıkların 50 dereceye yaklaşması, buradan sefer yapmakta olan American Airlines’ın 40’tan fazla uçuşunun iptal edilmesine yol açmıştı.
Bu denli yüksek sıcaklıklar, nispeten küçük boydaki yolcu uçaklarının kalkış yapmasını engellemişti.
Neden mi?
Çünkü hava ısındıkça, yoğunluğu azalıyor. Yoğunluğu azalan bir havada kalkış yapmak isteyen uçaklar, yeterli kaldırma kuvvetine ulaşmakta güçlük çekiyor.
Pist uzunluğunun kalkış için gerekli hıza erişmede yetersiz kaldığı durumlarda da seferler iptal oluyor.
Phoenix Havalimanı’ndaki diğer şartlar da (örnek: deniz seviyesinden yükseklik, nem gibi) hesaba katıldığında, bölgesel jet kategorisindeki uçakların 48 dereceyi aşan sıcaklıklarda operasyon yapamaz hale geldiği; Boeing 737 ve Airbus A320 gibi orta büyüklükteki uçakların ise ancak 52 – 53 dereceye kadar uçuşlara devam edebildiği kaydediliyor.
Zor şartlarda görevlerini ifa eden yer hizmetleri personelini unutmayan American Airlines, kol gücüyle ve oldukça yorucu bir iş yapan bu çalışanları için Phoenix Havalimanı’nda klimalı çadırlar kurmuştu.
Batıya Doğru Olan Uçuşlar Uzayacak
Bunun yanı sıra, İngiliz bilim adamları, iklim değişikliğinin muhtemel etkilerini araştırırken ilgi çekici bir sonuca ulaşmıştı.
University of Reading bünyesinde, Paul D. Williams liderliğinde yapılan çalışmada, Atlas Okyanusu üzerinde çok yüksek seviyelerde esen rüzgârların önümüzdeki yıllarda kuvvetlenebileceği ortaya çıkmıştı.
Jet Stream olarak adlandırılan bu kuvvetli hava akımları, batıdan doğuya doğru esiyor.
Dolayısıyla, mesela Avrupa’dan Amerika’ya doğru yapılan uçuşlar, önden (pruva) alınan rüzgâr sebebiyle, zaten diğer yöndeki uçuşlara göre bir miktar daha uzun sürüyor.
Bu çerçevede bakıldığında, Atlantik üzerindeki hava akımlarının hızının artışı, batıya doğru yapılan uçuşların uzayacak olması anlamına geliyor.
Örneğin; Londra Heathrow ile New York JFK arasındaki rotada etkili olan hava akımının hızının, kış mevsiminde %15 oranında daha hızlı eseceği ve ortalama süratin 77 km/s’den, 89 km/s’ye yükseleceği tahmin ediliyor.
Bu yüzden, New York’tan Londra’ya yapılacak bir uçuş 5 saat 20 dakika sürerken, Londra – New York arasındaki uçuş ise 7 saati bulabilir.
Bilim adamlarının yaptığı hesaplar, iklim değişikliği sonucunda doğması muhtemel rüzgâr hızı değişikliğinin, Atlantik üzerindeki uçuşları (gidiş-dönüş) toplamda beş dakika kadar uzatabileceğini ortaya koyuyor.
Hava akımlarının hızlarındaki bu artış aynı zamanda, daha çalkantılı (türbülans) uçuşları da beraberinde getirecek.
Özellikle, en tehlikeli çalkantı türü olan “açık hava türbülanslarında“, ciddi oranda artış yaşanabileceği iddia ediliyor.
İklim Değişikliği, Uçuşları Etkiler mi?
Dünyanın atmosferinin iklim değişikliği fenomeni çerçevesinde bir takım değişikliklere uğradığını iddia eden Paul D. Williams, bu durumun havacılığı da etkileyeceğini belirtiyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, iklim değişikliklerinin, özellikle de küresel ısınmanın uçakların performanslarını ne kadar etkileyeceği konusunda yapılmış çok fazla çalışma bulunmuyor.
Her bir uçağın her bir kalkışı için ayrı bir hesap yapıldığını söylersek yanılmamış oluruz. Bu yüzden bu konuyla ilgili bir genelleme yapmak çok kolay değil.
Ama deniz seviyesinden yüksek konumda bulunan (Ör: Erzurum Havalimanı: 1.757 metre) veya deniz seviyesinde olsa bile pist uzunluğu yetersiz olan (New York LaGuardia Havalimanı: 2.135 metre) havalimanlarının muhtemel sıcaklık yükselmelerinden daha fazla etkileneceği bir gerçek.
Columbia University öğretim görevlisi Radley Horton ile doktora öğrencisi Ethan Coffel tarafından gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarına göre, önümüzdeki yıllarda sıcaklık kaynaklı olarak “ağırlık tahdidi” uygulanan uçuş sayısında kaçınılmaz bir biçimde artış olacak.
New York La Guardia (LGA); Ronald Reagan Washington (DCA), Phoenix Sky Harbor (PHX) ve Denver (DEN) havalimanlarını ele alan araştırma, 1980’li yıllardan bu yana havalimanlarında yaz aylarında yaşanan aşırı sıcaklık kaynaklı sıkıntılarda belirgin bir artış olduğunu gösteriyor.
Bu noktada, havacılık sektörünün dünya genelindeki insan kaynaklı karbondioksit üretimindeki payının %2 mertebesinde olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Yani sektörümüz, sonuçlarından kendisinin de etkileneceği küresel ısınma fenomeninde önemli ölçüde rol oynuyor.
Neticede, iklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelecek sıcaklık artışlarının hem uçuş konforu, hem uçuş süresi ve hem de uçuş operasyonunun icra edilebilmesi noktalarında bir takım olumsuzluklara yol açabileceğini söyleyebiliriz.