İnorganik büyüme stratejisi çerçevesinde son beş yıl içerisinde özellikle Avrupa’da bir çok havayolu şirketine ortak olan Etihad Airways, yaşanan başarısızlığın ardından bu stratejiyle ilgili ilk somut hamlesini attı.
Etihad, İsviçre merkezli bölgesel havayolu şirketi Darwin Airline’daki hisselerini sattı.
Etihad, 2013 yılı sonunda satın aldığı %33,33 oranındaki hissesini, Slovenya merkezli Adria Airways’in İsviçre’de kurduğu yeni bir şirkete devretti.
Adria Airways’in Darwin Airline’daki payı ise %99,1 oranına yükseldi.
Etihad tarafından yönetilirken “Etihad Regional” markasıyla hizmet veren Darwin Airline yeni dönemde uçuşlarına “Adria Airways Switzerland” adı altında devam edecek.
Bu satış işlemi, Mayıs ayında geçici olarak James Hogan‘ın yerine Etihad Airways grup CEO’luğu görevine atanan Ray Gammell‘in almış olduğu ilk stratejik karar olarak dikkat çekti.
Etihad Group üzerinde en fazla baskıya sebep olan Alitalia ve airberlin’de de önümüzdeki aylarda benzer gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olarak değerlendiriliyor.
İnorganik büyüme yoluna giderek, bir bakıma kendi havayolu ittifakının temellerini atan Etihad Airways, kısa bir zaman zarfında gerçekleştirdiği hisse satın almalarıyla büyüyerek Aer Lingus, Alitalia, Jet Airways, Air Berlin, Air Serbia, Air Seychelles, Etihad Regional ve Virgin Australia’ya ortak olmuştu.
2005 yılında 1 milyon yolcuya hizmet veren şirket hızla büyüyerek, 2016 yılında 18,5 milyon yolcuya ulaşmıştı.
Etihad’ın Büyüme Hamlesi Duraklama Dönemine Girmişti
Etihad’ın 2011 yılında başlattığı büyüme hamlesi, geçtiğimiz yılın sonlarından itibaren bir duraklama dönemine girmişti.
Şirketin bu stratejik plan çerçevesinde hisse alımı ve sonrasındaki yatırımlar için şu âna kadar 4 milyar USD harcama yaptığı hesaplanıyor.
Özellikle İtalya’nın bayrak taşıyıcı şirketi Alitalia’nın geçtiğimiz günlerde bir kez daha iflas noktasına gelmesi, Etihad’ın stratejisi için tam manasıyla bir sükut-u hayal olarak değerlendiriliyor.
Zaten Etihad tarafından yapılan bir açıklamada, ortak olunan şirketlerin bazılarının iş modellerinin yeniden yapılandırılmasında, hiç beklenmeyen zorluklarla karşılaşıldığına dikkat çekilmişti.
Kuruluşundan beri Etihad’ın başında olan James Hogan ise bu yılın başında yaptığı bir açıklama ile, 1 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla görevini bırakacağını açıklamıştı.
Aynı tarihlerde kamuoyu ile paylaşılan bir başka kararda, Etihad’ın özellikle Avrupa’daki yatırımlarını gözden geçireceği vurgulanıyordu.
Abu Dabi merkezli Etihad’ın, Dubai merkezli Emirates’ten 18, Doha merkezli Qatar Airways’ten ise 9 yıl sonra bu yarışa girdiğini belirtmekte fayda var.
Şirket belki de bu yüzden son derece agresif bir büyüme hamlesine girişmişti.
Neticede açıkça söylemek gerekirse, Etihad Airways son derece kritik bir karar aşamasına gelmiş durumda.
Ciddi bir biçimde para kaybeden ortaklıklara devam ederek söz konusu şirketleri yeniden yapılandırmak veya bu gibi işbirliklerinden çekilerek tamamen kendi ana şirketine odaklanmak.
Her ne kadar bire bir aynı olmasa da, Swiss Air’in 1990’lı yıllarda sürdürdüğü “hunting” politikasının ne şekilde sonuçlandığını bilenler, Etihad’ın zor ve can yakıcı kararlar almasının mecburî olduğunu belirtiyor.