2011-2012 yıllarında havayolu sektörünü en fazla meşgul eden konulardan bir tanesi, karbon emisyonu sistemi uygulamasıydı.
Söz konusu uygulama Avrupa Birliği (AB) tarafından 1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla tek taraflı olarak yürürlüğe sokulmuştu.
Ülkemizde en yakından ve en ciddi bir biçimde Havayolu 101 tarafından takip edilen bu tartışmalı konu, AB dışındaki ülkelerden gelen tepkiler üzerine askıya alınmıştı.
Uygulamanın askıya alınmasına gerekçe olarak, ICAO liderliğine yapılmakta olan küresel emisyon konulu çalışmalarda kaydedilen gelişme gösterilmişti.
AB tarafından ‘Stopping the Clock’ olarak adlandırılan bu karar sonucunda, AB varış ve kalkışlı tüm dış hat uçuşları, karbon emisyonu sisteminden muaf hale getirilmişti.
Ancak sürecin geçmişine şöyle bir bakıldığında durumun hiç de o kadar basit olmadığı görülüyor.
AB’nin karbon emisyonu kararı 2011 yılı içerisinde önce hukukî yönden itirazlarla karşılaşmış; AB’nin ilgili komisyonu bunu savuşturmayı başarmıştı.
Bir çok devlet tarafından resmen protesto edilen bu uygulamaya en sert tepki Çin ve Hindistan’dan gelmişti.
Bu iki devletin resmî mercileri, kendi havayolu şirketlerinin AB karbon emisyonu sistemi uygulamasıyla ilgili herhangi bir çalışma yapmasını yasaklamıştı.
İlave olarak; Çin ve Hindistanlı havayolu şirketleri tarafından verilmesi muhtemel uçak siparişlerinde, Airbus’ın dezavantajlı bir konuma sürükleneceği gayrıresmî olarak sürekli vurgulanmıştı.
Benzer tepkiler ABD’den de gelmiş ve Cumhuriyetçi Senatör John Thune ile Demokrat Senatör Claire McCaskill tarafından ortaklaşa hazırlanan bir kanun teklifiyle, Amerikalı havayolu şirketlerinin, AB tarafından uygulanmakta olan karbon emisyonu sistemine dahil olmasının engellenmesi amaçlanmıştı.
Neticede uluslararası kamuoyunun baskıları etkisini göstermiş ve özellikle Avrupa’ya uzak noktalardan uçuş yapmakta olan havayolu şirketlerini derinden etkileyecek karbon emisyonu sistemi ertelenmişti.
Karbon Emisyonu Sistemi’ne Ne Oldu?
11 Temmuz 2017 tarihinde AB Parlamentosu’nun ilgili komitesinde yapılan oylama sonucunda, AB varışlı ve çıkışlı dış hat uçuşlarının karbon emisyonu uygulaması muafiyeti bir kez daha uzatıldı.
AB bu kararı alırken, karbon emisyonu konusunda ICAO tarafından yürütülen ve tüm dünya genelinde geçerli olması beklenen uygulamanın yürürlüğe gireceği varsayımından yola çıktı.
Böylece 2012 yılındaki ilk ertelemenin üzerinden neredeyse beş yıl geçmiş oldu.
ICAO, havayolu sektörünün sebep olduğu karbon emisyonunun sınırlandırılmasına yönelik geliştirdiği programa “Carbon Offsetting and Reduction Scheme for International Aviation” (CORSIA) adını vermiş durumda.
Havayolu şirketleri, ICAO’nun CORSIA programını destekliyor. Zira bu program, 2027 yılına kadar herhangi bir uygulama zorunluluğu içermiyor.
Böylece ibre, AB tarafından uygulanmak istenen karbon emisyonu programından, ICAO’nunkine dönmüş oldu. Tabii aynı zamanda, 2027 yılına kadar havayolu şirketlerinin bu konuda yükümlülük altına girmeyeceği düşünüldüğünde, süre anlamında da ciddi bir farkın ortaya çıktığı söylenebilir.
AB içerisinde yapılan ve “iç hat” olarak değerlendirilen uçuşların hangi kapsamda değerlendirileceği ise önümüzdeki günlerde belli olacak.
Havayolu sektörü halihazırda dünya genelinde açığa çıkan karbon emisyonunun %2,1 oranındaki bölümünü üretiyor.
Karbon Emisyonu Sistemi Nedir?
Kısaca hatırlamak gerekirse; bu uygulama kapsamında havayolu şirketleri, AB sınırları içerisindeki bir havalimanının varış veya kalkış noktası olacağı tüm uçuşlar için, AB Karbon Emisyonu Sistemi dahilinde belli bir meblağ ödemek zorunda kalacaklardı.
Bu tutarın bir bölümüyle (%85) ilgili kota, havayolu şirketlerine ücretsiz dağıtılırken, bu kotanın aşılması durumunda şirketlerin ilave permi satın almaları gerekiyordu.
Aslında bu işin kökü, 1997 yılındaki Kyoto protokolüne dayanmakta.
O tarihte karbon emisyonu sisteminin dışında tutulan havayolu sektörü için bu konunun çözümünde, ICAO yetkili kılınmıştı.
Fakat ICAO’nun aradan geçen 15 yılda bu işi bir türlü bir sonuca ulaştıramaması, AB’nin kendi yolunu izlemesine vesile olmuştu.
2020 yılına gelindiğinde, havayolu sektörü kaynaklı karbon emisyonu ödemelerinin 10 milyar Euro’yu bulacağı tahmin ediliyordu.
Şirketler, karbon emisyonu ile ilgili ilk ödemeyi AB’ye, 2013 yılının Nisan ayında yapacaktı.
Not:
Havayolu şirketlerinin gerekli verileri göndermemesi ve/veya karbon emisyonu sistemiyle ilgili hiç bir girişime iştirak edilmemesi halinde, AB, karbon emisyonu tonu başına 100 Euro ceza keseceğini ilan etmişti.
Bu cezanın ödenmemesi halinde ise AB hava sahasına giriş yasağı uygulanacak.
AB’nin karbon emisyonu piyasasında bir tonluk emisyonun değeri şu an için 5 Euro mertebesinde bulunuyor. Söz konusu erteleme kararının alındığı Kasım 2012’de ise bu değer 9 Euro’nun üstündeydi.