Havayolu 101 bu kez, THY‘nin iç hatlardaki yolcu deneyimini ele alıyor.
İstanbul Atatürk Havalimanı ile Ankara Esenboğa Havalimanı arasındaki yolculuğumuz öğleden önce başlıyor.
TK 2138 sefer sayılı uçağımızın kalkış saati 10:15.
İç hat uçuşumuzun hemen öncesinde THY’nin özel yolcuları tarafından kullanılan İç Hatlar CIP Salonu’na yöneliyoruz.
Havalimanına otomobiliniz ile geldiyseniz, salonun hemen önünde bulunan vale hizmetinden faydalanmanız mümkün.
Burada iki alternatif yer alıyor:
- TAV Passport üyeleri için TAV Vale
- Garanti Bankası kredi kartı sahipleri için Garanti Vale
Bu programlara üyeliğiniz yoksa, vale hizmetinden yine de faydalanabilirsiniz. Ancak üyelere sağlanan indirimden mahrum kalırsınız.
İç hatlarda sabah gidip, akşam döneceğiniz bir noktaya seyahat ediyorsanız ve otomobilinizi buradaki valelere bırakırsanız, 60-70 TL arasında bir ücret ödemeniz söz konusu.
Otomobilinizi Atatürk Havalimanı’ndaki katlı otoparka kendiniz park ederseniz, aynı süre zarfında 30 TL civarında bir ücret ödüyorsunuz.
Katlı otoparkı tercih etmeniz halinde, park ettiğiniz yerin fotoğrafını çekmeyi ihmal etmeyin.
Zira TAV otoparkının karmaşık yapısı, otomobilinizi bulmaya yarayacak bir mobil uygulamanın da olmamasıyla birleşince, park ettiğiniz yeri bulma konusunda dönüşünüzde size ciddi sıkıntılar yaşatabilir.
Yeniden THY İç Hatlar CIP Salonu’na dönelim.
Bu salonu kullanmanın sağladığı çok önemli bir avantaj var. Bu salon sayesinde, iç hatlar terminaline girmeye gerek kalmadan uçağa kadar gitme imkânına sahip oluyorsunuz.
Girişte check-in ve bagaj teslim işlemlerini yaptırmanız mümkün.
Salon, THY’nin Dış Hatlar CIP Salonu’ndan farklı olarak, TAV Primeclass tarafından işletiliyor.
Mekânın yiyecek ve içecekleri ise yine bir TAV kuruluşu olan BTA tarafından sağlanıyor.
İçerik, çeşitlilik açısından gayet yeterli olmakla birlikte, kalitenin artırılması gerektiği aşikâr.
Özellikle kahve sever yolculara daha kaliteli bir lezzet sunulması şart.
Apron seviyesinde yer alan salonda dört adet uçağa biniş kapısı (boarding gate) bulunuyor.
Hangi uçağa yolcu alımı yapılacaksa, onunla ilgili anons yapılıyor. O yüzden kulağınızın anonsta olması gerekiyor.
Daha sonra bizi uçağa götürecek otobüslere biniyoruz.
Otobüslerin içleri son derece konforlu koltuklarla donatılmış ve klima sayesinde son derece serin bir hale getirilmiş.
Açık park pozisyonunda bizleri bekleyen uçağımıza biniyoruz ve kısa uçuşumuz için kalkış yapıyoruz.
Kimi yolcular pek beğenmese de, geçtiğimiz yılın son günlerinde başlatılan sandviç uygulamasının biz son derece doğru olduğunu düşünüyoruz.
İşin maliyet tasarrufu tarafı bir tarafa, bu kadar kısa bir uçuşta yolculara hızlı bir biçimde hizmet edilebilmesi, hem yolcu hem de kabin memurlarının memnuniyeti açısından önemli.
İstanbul ile Ankara arasındaki uçuşumuzun sadece 40 dakika sürdüğünü hemen ekleyelim.
Ankara’dan İstanbul’a dönüşümüzde bu kez, Esenboğa Havalimanı’ndaki İç Hatlar CIP Salonu’nu kullanıyoruz.
Burada da İstanbul’daki ile aynı konsept mevcut.
Terminal içerisine girmeye gerek kalmadan doğrudan uçağa gitmek mümkün.
Körüğe yanaşmış olduğundan, uçağımıza, rotundayı kullanarak çıkıyoruz.
Kısa uçuşumuzda bizi bir başka sandviç bekliyor.
İniş sonrası uçağımız açığa park ettiğinden, uçağın ön tarafındaki Business Class yolcularına ayrı bir servis otobüsü tahsis edilmiş.
Neticede, THY’nin İstanbul – Ankara hattında seyahat eden özel yolcular için tasarladığı iç hat deneyimi sürecine rahatlıkla tam puan verilebileceğini söyleyebiliriz.