Havalimanı işletmelerinin gelirleri temelde ikiye ayrılıyor:
Havacılık gelirleri, havayolu şirketlerinden direkt olarak tahsil edilen ödemeleri, yer hizmetleri, körük kullanımı gibi unsurları içeriyor.
Bu ve benzeri gelir kalemlerinin dışında kalan tüm gelirler, “havacılık dışı” olarak tâbir ediliyor.
İşin en çarpıcı yanı, kimi havalimanı işletmelerinin bilançosundaki havacılık dışı gelirlerin, %50’yi bulduğu görülüyor.
Bu durum özellikle terminal içerisindeki ticarî aktivitelerin önemini ciddi bir biçimde artırıyor.
Havalimanı işletmeleri için son derece önemli olduğunu anladığımız havacılık dışı gelir kalemleri ve kendi içerisindeki payı ise şu şekilde oluşuyor:
1- Perakende satışlar (%27)
2- Oto park işletmesi (%20)
3- Gayrımenkul kira geliri (%18)
4- Yeme-içme (%5,35)
5- Oto kiralama (%5,35)
6- Reklam (%4)
7- Elektrik, su gibi altyapı hizmetleri (%3)
8- Akaryakıt (%1)
9- Uçak içi ikram (%0,3)
10- Diğer (%16)
En Fazla Alışverişi Çinli Yolcular Yapıyor
2016 yılı sonuçlarına göre dünya genelindeki duty-free satışları yaklaşık 46 milyar USD’ye ulaşmış durumda.
2020 yılında toplam cironun 67 milyar USD’ye kadar yükseleceği tahmin ediliyor.
En fazla artışın Asya-Pasifik bölgesindeki havalimanlarında yaşanacağı ve Çinli turistlerin toplam duty-free harcamaları konusundaki liderliği kimselere kaptırmayacağı düşünülüyor.
2016 yılında 216 milyar USD’yi bulan küresel seyahat pazarının %20’si, Çinli turistler tarafından oluşturuluyor. Aynı yıl içerisinde gezi amaçlı olarak ülke dışına çıkan Çinli sayısı 135 milyona ulaştı.
Çinli turistlerin öneminin farkında olan havalimanı işletmecileri, bu ülkeden gelen yolculara daha iyi hizmet verebilmenin yollarını arıyor.
Bu çerçevede, Helsinki Havalimanı işletmecisi Finavia, Çinli yolculara daha iyi hizmet etmek amacıyla 2016 yılının Aralık ayından itibaren, dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden bir tanesi olan Alibaba tarafından geliştirilen AliPay adlı online ödeme platformunu kullanıma sokmuştu.
Helsinki Havalimanı bunun yanı sıra, Çince konuşan yolcu asistanları ve terminal içerisindeki yönlendirme tabelalarına Çince ifadelerin eklenmesi gibi uygulamalara da imza attı.
Yolcular Nerede Zaman Geçiriyor?
Bununla birlikte, geçtiğimiz günlerde Çinli HNA Group tarafından önemli orandaki bir hissesi satın alınan ve dünyanın en büyük duty-free işletmecisi konumundaki Dufry tarafından yapılan bir araştırmaya göre, havalimanlarında alışveriş yapan yolcuların toplam içerisindeki oranı sadece %16.
Durum böyle olunca, yolcu başına ne kadar harcama yapıldığı; yolcuların havalimanlarında nasıl zaman geçirdiği ve hangi süreç için ne kadar zaman harcadığı büyük önem arz etmeye başlıyor.
Hatırlanacağı üzere, 2016 yılında gerçekleştirilen bir araştırmanın sonucunda, Toronto Pearson Havalimanı’nda yolcuların güvenlik kuyruklarında ortalama bir dakika daha fazla beklemesinin, ticarî gelirler üzerinde yıllık 1,5 – 2,3 milyon USD arasında bir ciro kaybına yol açtığı ortaya çıkmıştı.
Nigel Dolby adlı danışmanlık firmasına göre her bir yolcunun, terminale varıştan uçağa binene kadar havalimanında geçirdiği süre 133 dakika (dünya ortalaması).
2013 yılında bu süre 150 dakikaydı.
Güvenlik kontrolü ve check-in süreçlerinde elde edilen iyileştirmeler, yolcuların bu noktalarda harcadığı zamanı azaltmış durumda.
Yolcuların, alışveriş yapmak ve yemek yemek için ise yaklaşık 30 dakikalık bir süresi olduğu belirtiliyor.
Bu süre, daha önceden ne satın alacağını planlamış yolcular için yeterli olabiliyor.
Ancak 30 dakika, perakende sektöründe “dalga etkisi” (ripple effect) olarak oldukça kısa bir süre.
Yani havalimanına gelmeden önce herhangi bir satın alma planı olmayan ama terminal içerisinde yürüyüp dikkânlara bakarken gördüğü ürünlerden veya alışveriş yapan kişilerden etkilenerek bir şeyler satın alan veya yiyen yolcuların daha fazla harcama yapabilmesi için, daha fazla zamana ihtiyaç duyuluyor.
Duty-free işletmecileri bu amaçla temelde iki yola başvuruyor.
- Yolculara havalimanına gelmelerinden önce ulaşabilmek için teknolojinin; özellikle de mobil uygulamaların kullanılması,
- Terminal tasarımlarını, yolcuların duty-free dükkânlarının içerisinden geçerek (walk through) biniş kapısına gidecekleri biçimde yeniden düzenlemek.
Yukarıdaki grafikten de görüleceği üzere, yolcular aslında en fazla süreyi, biniş kapısında beklerken ve uçağa biniş sürecinde (boarding) harcıyor.
Belki de bu bölgelere özel olarak geliştirilecek projelerle, havalimanlarının “havacılık dışı” gelirlerini daha da artırmak mümkün olabilir.