Havalimanları arasındaki rekabet çeşitli şekillerde olabiliyor.
Temel olarak yolcu ve kargo seferleri açısından yaşanan rekabet kendi içerisinde, noktadan noktaya (point-to-point) ve aktarmalı (transfer) şeklinde ikiye ayrılıyor.
Son 15-20 sene içerisinde bir çok havayolu şirketi, merkez olarak kullandıkları havalimanlarını bir aktarma noktası olarak konumlandırdı. (Hub & Spoke)
Bu çerçevede bölgemize baktığımızda Türk Hava Yolları (THY) ve İstanbul Atatürk Havalimanı, Emirates ve Dubai Havalimanı, Qatar Airways ve Doha Havalimanı örneklerini görüyoruz.
Neticede bazı havalimanları, güçlü bir hub taşıyıcı sayesinde merkezî konuma gelirken, geri kalan bir çok havalimanı, spoke‘un ucundaki kenar noktalarda kaldı.
Hub konumundakiler ile kenarlardaki havalimanları arasındaki en belirgin farklılıklardan bir tanesi, noktadan noktaya yolcu sayısı ile transfer yolcu sayısı arasındaki dramatik oran.
Uçlarda kalan havalimanlarındaki aktarma oranı düşük seviyelerde kalırken, merkezdekilerde bu oran bir hayli yüksek seviyelere çıkabiliyor.
Tabii bu noktada, önemli bir hub noktası olmakla birlikte, yerel pazarın çok kuvvetli olduğu Londra Heathrow ve Hong Kong gibi havalimanlarında, transfer yolcu oranı nispeten daha düşük oranlarda kaldığını da vurgulamamamız gerekiyor.
İstanbul, Körfez’den “Transfer Yolcu” Trafiği Çekiyor
2017 yılının Mayıs ayına ait bir çalışmaya göre, Abu Dabi (AUH) ve Doha (DOH) havalimanlarındaki transfer yolcu oranı %70 gibi oldukça yüksek bir seviyede bulunuyor.
Bu oran, Dubai (DXB) ve İstanbul Atatürk (IST) havalimanlarında ise %50’ler civarında gerçekleşiyor.
Hatırlanacağı üzere İstanbul Atatürk Havalimanı 2017 yılında yolcu sayısını %6 oranında artırmayı başararak, 63.7 milyona ulaşmıştı.
ForwardKeys, adlı bir veri analiz firması, her gün gerçekleştirilen 17 milyon civarında uçak rezervasyonunu değerlendirerek, bazı tahminlerde bulunmaya çalışıyor.
2018 yılının ilk üç aylık dönemini 2017’nin aynı dönemi ile karşılaştıran ForwardKeys, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda aktarma yapan yolcu sayısında %21 oranında bir artış gerçekleşmesini bekliyor.
Dubai ve Doha oranlardaki transfer yolcu sayısında herhangi bir artış öngörülmezken, Abu Dabi’de %14 oranında gerileme yaşanacağı tahmin ediliyor.
İstanbul’un bu başarısında New York ve Los Angeles ile Tel Aviv, San Francisco – Delhi, Londra – Antalya, Hamburg – Antalya ve Frankfurt – Tehran hatlarındaki gözle görülür transfer yolcu artışı rol oynuyor.
İstanbul Atatürk Havalimanı’nın durumuna daha geniş bir perpektiften bakacak olursak, 2017-18 karşılaştırmasında Rusya’dan gelen rezervasyonlarda %70 oranında bir artış kaydedildiğii görüyoruz.
Bu oran ABD pazarı için %52, Almanya’da %35, İngiltere’de %30, Hindistan’da %17 ve Çin’de %5 mertebesinde bulunuyor.
2018 yılının ilk çeyreği için ortaya çıkan bu fotoğraf, İstanbul Atatürk Havalimanı’nın, Körfez’deki üç önemli havalimanından aktarmalı yolcu trafiği çektiği şeklinde yorumlanıyor.
Tabii bu duruma sebep olan bir çok etken bulunuyor.
Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde THY filosunun neredeyse %10 oranındaki bölümünün yerde olması ve buna bağlı kapasite düşüşü, Etihad Airrways’in büyüme stratejisinin başarısız olması, Katar ile komşu ülkeler arasındaki siyasi gerginlik gibi bir çok unsur, yolcu sayılarındaki yıllık değişime etki ediyor.
Bununla birlikte, İstanbul ile Körfez’deki hub’lar arasındaki rekabetin durumunu daha sağlıklı bir biçimde değerlendirebilmek için, aynı analizi yıl sonuna doğru yenilemek gerektiğine inanıyoruz.