American Airlines ve Qantas, geniş kapsamlı bir işbirliği anlaşması (joint business) yapmak amacıyla bir kez daha resmî başvuruda bulundu.
Başvurunun kabulu halinde American ve Qantas; ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda arasındaki hatlarda bilet fiyatlarını ve tarife yapılarını birbirleriyle uyumlu hale getirecek ve bu ülkeler arasında yeni hatlar açılacak.
Bu sayede hem hizmet kalitesinin yükseleceği hem de yolcular için yılda 310 milyon USD mertebesinde kazanım sağlanacağı iddia ediliyor.
Bu meblağın 221 milyon USD tutarındaki bölümü, daha fazla noktaya daha fazla bağlantılı uçuş sağlanmasından elde edilirken, geriye kalan 89 milyon USD, yolculara sunulacak daha fazla fiyat alternatifi ve indirimli biletlerden gelecek.
Taraflar daha önce 2016 yılında da aynı başvuruyu yapmış; Avustralya ve Yeni Zelanda’da kabul gören bu talep, ABD’nin ilgili makamları tarafından reddedilmişti.
Hawaiian Airlines ve JetBlue’nun itirazları, söz konusu talebin reddinde önemli rol oynamıştı.
Özellikle American Airlines, Başkan Donald Trump’ın Amerikan şirketlerini destekleme sözü çerçevesinde, taleplerinin bu kez kabul edileceğinden umutlu.
Joint Business talebinin yine reddedilmesi halinde ise American ve Qantas, ABD ile Avustralya arasındaki uçuşların sayısını azaltacaklarını duyurdular.
Qantas, halen dünyanın en uzun Airbus A380 hattı olan Sydney-Dallas uçuşunu ya daha küçük bir uçakla icra edeceğini veya bu hattaki uçuş sayısını azaltacağını belirtti.
American Airlines da benzer şekilde, Los Angeles ile Sydney ve Auckland arasındaki uçuş sayısını düşüreceğini açıkladı.
İşin daha da ilgi çekici yanı, Delta ve Virgin Australia arasında benzer bir çerçeveye sahip bir joint business anlaşmasının, 2011 yılının sonundan beri yürürlükte oluşu.
Codeshare anlaşmalarının bir seviye daha ilerisi olan Joint Business anlaşmaları adeta iki tarafı keskin bıçak niteliğinde.
İşbirliği yapan havayolu şirketlerinin tarifelerini birbirleriyle uyumlu hale getirmesi ve yeni hatlar açması yolcular için gerçekten fayda sağlarken, söz konusu anlaşma aynı pazarda faaliyet gösteren diğer havayolu şirketlerinin pazardan çekilmesine sebep olduğu takdirde, uzun vadede yolculara zarar vereceği aşikâr.
Bakalım daha iki sene önce reddedilen American – Qantas işbirliği, bu kez onay alabilecek mi?
Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları
Havayolu şirketlerinin gerçekleştirebileceği işbirlikleri, aşağıdaki grafikte gayet anlaşılır bir biçimde anlatılmaktadır.
X ekseninde şirketler arasındaki ilişkinin olgunluğu, Y ekseninde ise şirketler arası entegrasyonun derinliği bulunan grafikte, havayolu sektöründeki işbirliği aşamalarını dört safhaya ayrılmış:
1- Interline
2- Codeshare
3- Joint Business Agreements
4- Equity Partnerships
Grafiğin sağ tarafında ayrıca, işbirliği aşamalarının ticarî kıymetleri de verilmiş.
Yıllardan beridir interline ve codeshare anlaşmalarıyla adeta “deli pösteki sayar gibi” işlerin içinde debelenip duran sektör, buradaki grafiğe göre yorumlamak gerekirse artık üçüncü aşamaya geçti denilebilir.
İkili, hatta üçlü joint venture anlaşmaları, tam şirket birleşmelerinden önceki son durak şeklinde yorumlanabilir.
Interline ve codeshare ile yapılamayan bir çok şey, joint venture’lar sayesinde gerçekleştirilebiliyor.
Kâr-zarar ortaklığı, yolcularla olan ilişkilerdeki bütünsellik, ücret ve tarife yapısının senkronize edilmesi ve bunların dağıtımı, joint venture anlaşmalarının sağladığı faydalardan hemen akla gelenler.
Bunun bir sonraki aşamasında ise sınır-ötesi şirket birleşmeleri geliyor ki, Avrupa Birliği dahilinde hile-i şer’iye yoluyla zaten yapılmakta olan bu tür işbirlikleri, önümüzdeki beş sene içerisinde tamamen serbestleşebilir.
O dönem geldiğinde, hem mâlî hem de operasyonel açıdan güçlü olanlar ayakta durmaya devam ederken, bu şartları yerine getiremeyen şirketler ya kepenk kapatmak ya da büyük şirketlerin kanatları altına girmek zorunda kalacaklar.