Kitap notları bölümümüzün bu defaki konuğu, Osman Yalçın tarafından kaleme alınan, “Türk Hava Harp Sanayii Tarihi” adlı eser.
(ISBN: 978-605-360-888-2)
Kitabın bizim okuduğumuz baskısı, Temmuz 2013’te Türkiye İş Bankası Yayınları’ndan çıkmış.
Ülkemizdeki askerî havacılığın tarihinin kapsamlı bir biçimde ele alındığı kitap, ekleriyle birlikte 600 sayfaya yaklaşıyor.
Türk Hava Harp Sanayii Tarihi aslında, Osman Yalçın’ın 2008 yılında Gazi Üniversitesi’nde tamamladığı doktora çalışmasının kitaba çevrilmiş hali.
Kitap şeklinde ilk olarak 2009 yılında basılan eser, Yalçın tarafından sonraki yıllarda bir kez daha gözden geçirilerek genişletilmiş ve yeniden yayımlanmış.
Çalışmayı en temel olarak üç ana bölüme ayırabiliriz:
1- Havacılığın kuruluş dönemi
2- İkinci Dünya Savaşı ve sonrası
3- 1980 yılı sonrası
İlk olarak, Osmanlı Devleti’nin son yıllarında askerî havacılığın kuruluş çalışmaları hakkında bilgi veriliyor.
Daha sonra, Cumhuriyet’in ilk dönemindeki girişimler ele alınıyor.
Kayseri Uçak Fabrikası (TOMTAŞ), Türk Hava Kurumu, Etimesgut Uçak ve Gazi Motor fabrikaları, Ankara rüzgâr tüneli gibi kurum ve tesisler hakkında bilgi veriliyor.
O yıllarda uçak üretimi konusunda bu kadar önemli çalışmalarda bulunulmasına karşın, gerek siyasetçiler ve gerekse kurum yöneticileri arasındaki çekişme ve görüş ayrılıkları, söz konusu girişimlerin arzu edilen noktalara ulaşmasını maalesef engellemiş.
Aynı dönemde, devletin uçak üretimi projelerinin yanı sıra, özel sektör girişimleri de mevcut.
Hem Vehici Hürkuş’un hem de Nuri Demirağ’ın uçak üretimi konusunda yaptıkları, kitapta kapsamlı bir biçimde anlatılıyor.
Özellikle Nuri Demirağ’ın girişimleri oldukça planlıdır ve son derece ciddi bir seviyeye ulaşmıştır.
Demirağ, Beşiktaş’ta bir uçak fabrikası, Yeşilköy ve Sivas’ın Divriği ilçesinde ise “Gök Okulu” adını verdiği eğitim kurumları kurmuş.
Yeşilköy’de ayrıca bir çiftliği satın alarak, kendi uçak ve pilotları için bir havalimanı kurmuş.
Nuri Demirağ böylece, uçak üretiminin yanı sıra, bu uçakları uçuracak pilot ve bakımlarını yapabilecek teknisyenler yetiştirmeyi hedeflemiş.
Bunlara ilave olarak, Demirağ’ın ısrarları sonucunda 1939 yılında, Yüksek Mühendis Mektebi’nin (bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi) Makine bölümünde, uçak mühendisi yetiştirmek amacıyla bir tayyare şubesi kurulması çalışmaları başlatılmış.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, Türk Hava Harp Sanayii rotasını tamamen farklı bir yöne çevirmiş.
Truman Doktrini, Marshall Yardımı, NATO’ya giriş derken, ülkemizdeki uçak üretimi girişimlerini yerini, özellikle ABD’den ithal edilen veya hibe yoluyla gelen uçaklara bırakmış.
Türk Hava Kuvvetleri, çeşitli tiplerdeki modern jet uçakları ile güçlendirilmiş.
Bununla birlikte, muhtemel Kıbrıs Harekâtı öncesinde, 1964 yılında dönemin ABD Başkanı Johnson’ın gönderdiği ve Amerikan silahlarının böyle bir harekâtta kullanılamayacağını belirten mektup, Türkiye’nin askerî sanayii konusundaki bakışını değiştirmiş.
1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı sonrasında ise ABD, 1975-1978 yılları arasında 42 ay boyunca Türkiye’ye askerî ambargo uygulamış.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasındaki dönemde Türkiye, yabancı ortaklıklar yoluyla askerî sanayisini geliştirmeyi hedeflemiş.
Türk Uçak Sanayii A.Ş. (TUSAŞ), bu açıdan önemli bir yere sahiptir.
TUSAŞ; F-16, CN-235, SF-260D, A400M, Cougar AS-532 gibi bir çok uçak ve helikopter ortak üretim projesinde rol almış.
Ayrıca yine TUSAŞ bünyesinde bir motor sanayii şirketi kurulmuş.
TUSAŞ’ın günümüzde çalışmaları çok daha kapsamlı hale gelmiş.
Kitapya ayrıca SSM, Aselsan, Havelsan, Roketsan, MKEK, THK gibi kurum ve kuruluşların 1980 yılı sonrasındaki faaliyetlerine yer verilmiş.
Neticede; Osman Yalçın’ı bu kapsamlı çalışmasından ötürü tebrik ediyor, ülkemizin hava harp sanayisinin tarihini merak edenlere bu kitabı okumalarını tavsiye ediyoruz.