Havayolu 101 olarak dünyanın dört bir yanında, irili ufaklı onlarca havalimanını ziyaret etme şansını bulduk.
Bunların arasında en iyisi, hiç şüphesiz ki Singapur Changi Havalimanı’ydı.
Sessiz sakin ama aynı zamanda son derece canlı, düzenli, temiz, dakik…
Bu kelimeler, Changi Havalimanı’nı tanımlayabileceğimiz sıfatlardan sadece bir kaç tanesi.
Singapur’u dünyaya bağlayan bu çok önemli havalimanın altını çizmemiz bir diğer özelliği, teknolojik gelişmeleri çok yakından takip etmesi ve kendisini sürekli yenilemesi.
2017 yılının Ekim ayında hizmete giren Terminal 4, bunun güzel bir örneği.
Check-in’den uçağa binişe kadar, yolcuların tüm işlemlerini kendi kendilerine yapabildiği bir terminal burası.
Tamamen Otomatik Bir Havalimanı
Singapur, dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek bir kaç ülkesinden bir tanesi.
Burada iş gücü bulmak zor ve pahalı.
Bunun da etkisiyle, Changi Havalimanı’nın her noktasında her geçen gün daha fazla otomasyona başvuruluyor.
Terminal 4’teki FAST konseptinin yanı sıra, havalimanının apron tarafında da kendi kendine hareket eden araçlar giderek yaygınlaşıyor.
Hedeflenen nokta ise oldukça iddialı:
Uçak Changi’ye iniş yaptıktan sonra tamamen otomatik sistemlerle, park edeceği noktaya yönlendirilecek.
Laser güdümlü biniş köprüsü, uçağın kapısına kendi kendine yanaşacak.
Yine kendi kendine hareket eden araçlar, uçağın kargo ve ikram boşaltma ve yükleme işlemlerini gerçekleştirecek.
Bu sayede günümüzdekine kıyasla çok daha az personel, çok daha fazla işi, hızlı ve hatasız bir biçimde yapar hale gelecek.
Otomasyon projelerinde doğal olarak, yer hizmetleri ve ikram firması SATS öncülük yapıyor.
SATS, uçak yükleme operasyonu için özel olarak geliştirilen “artırılmış gerçeklik” uygulamalarını, geçen yıl test etmeye başlamıştı.
Yükleme talimatları gibi kritik bilgiler görevli personelin gözlüğüne gerçek zamanlı bir biçimde yansıtılarak, ramp handling personelinin verimliliğinin artırılması hedefleniyor.
Bavulların ve kargo konteynırlarının üzerindeki işaretler de, yine akıllı gözlük sayesinde anlık bir biçimde okunarak, ağırlık, yükleme sırası, uçak içerisinde olması gereken yer gibi önemli bilgiler, personelin işini kolaylaştırmasını ve çabuklaştırmasını sağlayacak.
SATS bunun yanı sıra şu günlerde, uzaktan kumandalı bir aracı, kargo handling operasyonunda deniyor.
Kendi kendine hareket eden bir başka araç ise, hava kargo ile taşınan evrakların havalimanı içerisinde bir noktadan diğerine götürülmesi konusunda test ediliyor.
SATS’ın otomasyonu artırdığı bir başka nokta, uçak içi ikramın hazırlandığı mutfakları.
Çatal bıçak takımlarının paketlenmesi ve economy class yemek tepsilerinin hazırlanması konularında robot kollar kullanılıyor.
Günde 100.000 tepsi yemeğin hazırlandığı tesislerde bu sayede %36 oranında verimlilik artışı sağlandığı belirtiliyor. Mesela eskiden 45 kişinin çalıştığı tepsi hazırlama bandında şu anda sadece dokuz kişi görev yapıyor.
Uçaklara kendi kendine yanaşıp ayrılacak olan biniş köprülerinin geliştirilmesi ve denenmesi işlemleri de ST Engineering firması tarafından üstlenilmiş.
Terminal içerisinde temizlik yapan robotları da yine Changi’deki otomasyon projelerine dahil etmemiz gerekiyor.
Aslında tüm bu çalışmalar, 2025 yılında hizmete girmesi hedeflenen Terminal 5 ve üçüncü pist için birer hazırlık aşaması olarak kabul ediliyor.
Tek başına 50 milyon yolcuya hizmet verme kapasitesi bulunacak Terminal 5 ve buna bağlı pist sisteminin, havalimanı operasyonunda otomasyon kullanımı konusunda dünyanın zirve noktası olacağı belirtiliyor.
Görünen o ki, Singapur Changi, havalimanı işletmeciliğindeki liderliğini, 2020’li yıllarda da devam ettirecek.