On altı yaşındaki İsveçli çevre eylemcisi Greta Thunberg‘in ses getiren girişimleri, Avrupa havacılığını etkileyebilir mi?
Greta Thunberg adını ilk olarak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine dikkat çekmek amacıyla 2018 yılının Ağustos ayında İsveç parlamentosunun önünde başlattığı gösteriyle duyurmuştu.
Kısa sürede dünya genelinde tanınmayı başaran Thunberg, 14-28 Ağustos 2019 tarihleri arasında, güneş enerjisiyle çalışan bir botla Atlas Okyanusu’nu geçmiş ve ardından, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’ne katılmıştı.
Plymouth (İngiltere) – New York (ABD) arasında gerçekleşen bu seyahat, “Greta Etkisi” fenomeninin ciddi bir biçimde tartışılmasına yol açmıştı.
Avrupa Havacılığında “Greta Etkisi”
Greta Thunberg’in tekneyle iki haftada kat ettiği parkur aslında yolcu uçaklarıyla, sekiz saat gibi nispeten çok daha kısa bir sürede tamamlanıyor.
Gelgelelim, uçak motorlarından yayılan ve sera etkisine sahip atık gazlar sebebiyle Thunberg, uçakla seyahat etmeyi reddediyor.
İsveççe’de “Flygskam” yani “Uçuş Utancı” olarak tâbir edilen bir kavram, İsveç’te hızla yayılıyor.
İsveçli olimpik atlet Björn Ferry’nin başını çektiği bir grup, uçuş karşıtı söylemin yaygınlaşması için uğraşıyor.
Björn Ferry, 2015 yılından bu yana uçağa binmiyor.
Uçağa en son 2016 yılında binmiş olan, Greta Thunberg’in annesi İsveçli opera sanatçısı Malena Ernmann da benzer çağrıda bulunuyor.
“Flygfritt 2019” (Uçuşsuz 2019) adı verilen bir sosyal medya kampanyası çerçevesinde, yaklaşık 14.500 kişi bu yıl uçağa binmeyeceğini ilan etmişti.
2020’de bu sayının 100.000’e ulaşması hedefleniyor.
İşin ilginç yanı, İsveç’in en işlek havalimanlarındaki istatistiklere göre, 2019 yılındaki yolcu sayısında ciddi denebilecek ölçüde düşüşler meydana gelmiş durumda.
Son üç-dört yıllık döneme baktığımızda, özellikle İsveç iç hatlarındaki düşüş açık bir biçimde görülüyor.
Mümkün olduğunda uçak yerine trenle seyahati tercih edeceğini söyleyen İsveçlilerin oranı, son 18 ayda %20’den %37’ye çıkmış durumda.
Uçakla seyahat edenlerin sayısı azalırken, treni tercih eden yolcuların 2018 yılında %5 oranında artması, işin ciddiyetini gösteren bir diğer tablo.
İskandinav Havayolları SAS’ın CEO’su Rickard Gustafson bir gazeteye yaptığı açıklamada, son dönemde yolcu sayısında yaşanan azalma ile Flygskam inisiyatifi arasında ciddi bir ilişki olduğunu söyledi.
Tabii bu akım kısa sürede İsveç sınırlarını aşarak Avrupa’nın diğer bazı ülkelerinde de gündeme geldi.
Aynı eğilim Almanya’da flugscham, Finlandiya’da lentohapea ve Hollanda’da vliegschaamte şeklinde adlandırılıyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Güney Kore’nin başkenti Seul’de yapılan IATA Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan Alexandre de Juniac, havacılık sektörünün gerekli girişimlerde bulunmaması halinde, uçuş karşıtı eğilimlerin gelişeceğini belirtti.
Alexandre de Juniac, çevreci akaryakıt kullanımının artırılması, daha verimli motorların kullanılması ve uzun vadede elektrikli uçaklara geçilmesi gibi noktalara odaklanılması gerektiğini söyledi.
Gelgelelim, Londra’da düzenlenen World Aviation Festival’de bir panele katılan Emirates, JetBlue ve easyJet’in üst düzey yetkilileri, havacılık sektörünün çevreye verdiği zarar konusunda bugünden yarına bir şey yapmanın mümkün olmadığına dikkat çekti.
Yetkililer ayrıca, çevre kaygıları sebebiyle uçak biletlerine ilave bir vergi getirilmesinin de yanlış olacağını söylediler.
Lâkin, aşırı ucuz biletlerin insanları lüzumsuz bir biçimde uçakla seyahat etmeye yönelttiği ve bunun önüne geçilebilmesi amacıyla çok düşük fiyatlı biletlerin ayrıca vergilendirilmesini savunanlar da var.
Öte yandan, bu konuda kendi kendine inisatif alan şirketler de yok değil.
Hollandalı havayolu KLM, “Fly Responsibly” adını verdiği son derece sıra dışı bir kampanyaya imza atarak, insanları uçakla seyahat etme noktasında sorumlu davranmaya davet etti.
KLM, gerekmedikçe yüz yüze toplantı için uçakla seyahat edilmemesi, mümkün olan yerlerde tren seyahatinin tercih edilmesi ve uçakla seyahat yapılacağı zaman bavulun çok doldurulmamasını tavsiye etti.
Çevre konusunda hassas olan bir çok Avrupalının, mümkün olan yerlerde trenle seyahati giderek daha fazla oranda tercih ettiği belirtiliyor.
Özellikle uçuş süresi 2-3 saate kadar olan hatlarda bunu daha sık görmek mümkün.
Greta Etkisi, Ne Kadar Etkili Olur?
Uzun menzilli hatlarda Greta Etkisi’nin olumsuz bir yansıması olacağını düşünmüyoruz.
Eğlence amaçlı seyahat edenler dışında, uçakla bile 10-12 saat süren yolculukları tren yolu ile kat etmek hiç de konforlu ve verimli değil.
Avrupa gibi, demiryolu ağının çok gelişmiş olduğu bölgeler haricinde bunu yapmak zaten pek mümkün değil.
Bununla birlikte, uçak motorlarının yaydığı zararlı gazlara dikkat çekmesi ve bu konuda küresel bir bilinç oluşturması açısından, “Uçuş Utancı” akımının önemli sonuçları olabilir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, hem daha verimli hem de elektrikli motorlara ilişkin Ar-Ge çalışmaları hızlanabilir.