Coronavirus salgınıyla birlikte hayatımızın parçası haline gelen kavramların başında “sosyal mesafe” geliyor.
Hastalığın yayılmasını en aza indirebilmek amacıyla, topluca bulunulan yerlerde insanların birbirlerinden en az bir buçuk metre mesafede bulunması tavsiye ediliyor.
İşin gerçeği ise özellikle kalabalık şehir hayatında bunun pek mümkün olmaması.
Havacılık sektöründe sosyal mesafe uygulaması tabii olarak iki mekânda öne çıkıyor:
Havalimanı yolcu terminal binaları ve uçak kabinleri.
Uçak içinde bunu gerçekleştirmek fiilen zaten mümkün değil.
Yolcular, birer koltuk aralık bırakarak oturtulsalar bile aralarındaki mesafe, bir buçuk metreden çok daha az.
Gelelim havalimanlarındaki yolcu terminallerine.
Yolcular normal şartlarda, check-in bölgesinde, pasaport ve güvenlik kontrol noktalarında, uçağa biniş kapıları önünde ve bagaj teslim alanlarında birbirlerine oldukça yakın bir biçimde bulunuyorlar.
Bu durum, salgın hastalığın bulaşması riskini artıran bir etken olarak değerlendiriliyor.
Dünyanın en işlek havalimanlarından bir tanesi olan Londra Heathrow’un CEO’su John Holland-Kaye ise geçtiğimiz günlerde verdiği bir mülakatta, terminal içerisinde sosyal mesafe uygulamasının yapılmasının fiziki açıdan imkânsız olduğunu söyledi.
John Holland-Kaye bunun yerine, havayolu ile seyahati emniyetli hale getirecek daha farklı ve etkin tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.
Terminale giren tüm yolcuların ateşinin ölçülmesi ve maske takma mecburiyeti, bu aşamada kısa vadede başvurulabilecek en makûl çözümler gibi görünüyor.
Öte yandan İGA Havalimanı genel müdürü Kadri Samsunlu ise sosyal mesafe uygulaması hakkında İngiliz meslektaşından farklı düşünüyor.
Kadri Samsunlu, Hürriyet gazetesi yazarı Uğur Cebeci ile yaptığı sohbette, havalimanı işletmesi olarak salgın sonrası döneme yönelik aldıkları tedbirleri anlatırken, “sosyal mesafeli havalimanı” olacaklarını belirtti.
Samsunlu, İGA Havalimanı’nın aşırı büyük terminalinin, kendileri için bir avantaj olacağını ve hem yolcuların hem de personelin birbirlerine bir buçuk metreden daha fazla yaklaşmamalarına dikkat edeceklerini söyledi.
Uçuşların yeniden başladığı ilk haftalarda yolcu sayısı az olacağından, sosyal mesafeyi korumak belki başarılabilir.
Ancak yolcu sayısı artmaya başladıktan sonra bu işin yönetiminin nasıl yapılacağı merak konusu.
Özellikle ülkemizdeki havalimanlarını dünyanın diğer gelişmiş bölgelerindeki havalimanlarından ayıran en önemli hususlardan bir tanesi, terminal girişlerinde yer alan birinci güvenlik kontrol noktası. Buralarda yolcuların arasına bir buçuk metrelik bir mesafe konması halinde, sıranın bir hayli uzaması ihtimali var.
Yine İGA Havalimanı terminal binasının toplam kullanım alanı olarak çok büyük olmakla birlikte, biri iç hat diğer dört tanesi dış hat uçuşları için kullanılan beş iskele binasına ayrıldığı bir gerçek.
Salgının etkisini hissettirmeye ve uçuşların bir bir iptal edilmeye başladığı Mart ayında, söz konusu iskele bloklarından çoğu, doğru bir kararla, tasarruf amacıyla devre dışı bırakılmıştı.
Önce 18 Mart günü dış hatlar bölümünde, C, D, E ve F kapılarının bulunduğu bölge yolcu trafiğine kapatılmıştı.
27 Mart günü ise uygulamada bir değişiklik yapılarak, sadece F ve G iskeleleri açık bırakılmıştı.
Buna paralel olarak, check-in adalarının da büyük bir bölümü kapatılmıştı.
Ancak olaylar çok hızlı gelişmiş ve bundan bir kaç gün sonra istisnalar hariç tüm yolcu uçağı trafiği durdurulmuştu.
Kadri Samsunlu ile Uğur Cebeci arasındaki mülakatta bu gibi ayrıntılara girilmediğinden, uçuşlar yeniden başladıktan sonra terminalin tamamının kullanılıp kullanılmayacağını şu an için bilmiyoruz.
Bekleyelim, görelim.