İstanbul – Dubai hattındaki sessizlik, dünyanın dikkatini çekmeye başladı.
Covid-19 salgını sebebiyle Mart ayında durdurulan tarifeli yolcu uçağı seferleri, aradan geçen bunca aya karşın henüz başlatılmadı.
Bu hatta sadece kargo uçağı veya kargo taşıma amaçlı yolcu uçağı seferleri yapılıyor.
İlgi çekici bu durumun perde arkasında, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında uzunca bir süredir devam edegelen siyasî gerilim yatıyor.
Türkiye tarafında Türk Hava Yolları (THY) ve Pegasus; BAE tarafında ise Emirates, Etihad, Fly Dubai ve Air Arabia, bu iki ülke arasında yolcu seferi yapan havayollarıydı.
2019 yılı yaz tarifesine, yani kriz öncesindeki verilere göre İstanbul’daki iki havalimanı İGA ve Sabiha Gökçen’den, Dubai ve Abu Dabi’ye haftada karşılıklı toplam 146 sefer icra ediliyordu.
Yarısına yakını geniş gövdeli uçaklarla yapılan uçuşlarda yine haftalık toplam 38.000 koltuk arz ediliyordu.
Ancak yukarıda da belirttiğim üzere, iki ülke hükümetleri arasında bölgesel politikalar bakımından yaşanan derin görüş ayrılıkları, sivil havacılık faaliyetlerini olumsuz bir biçimde etkiliyor.
Suriye, Libya, Mısır, Irak, Doğu Akdeniz gibi konu başlıklarının arasında son dönemde bir de İsrail ile BAE arasında başlatılan normalleşme süreci eklendi.
İşe sivil havacılık açısından bakarsak, bu gelişme hem THY hem de Pegasus için bir ticarî tehlike niteliğini taşıyor.
Zira İsrailliler dünyanın dört bir yanına uçabilmek için çok uzun yıllardır, başta THY ve yanı sıra Pegasus’u tercih ederek, İstanbul’u bir aktarma noktası olarak kullanıyordu.
THY’nin en fazla uçuş yaptığı dış hat noktası açık arayla Tel Aviv.
Bu yüzden, Abu Dabi (Etihad Airways) ve Dubai’nin (Emirates) birer alternatif aktarma noktası olarak devreye girmesi, Türk şirketlerinin aleyhine olacaktır.
Ayrıca geçen hafta İsrail ve Ürdün arasında imzalanan sivil havacılık anlaşması, bölgedeki rotaların yeniden çizilmesine yol açacak.
Bu sayede, BAE merkezli havayolları özellikle Avrupa uçuşlarında Türkiye hava sahasını kullanmaktan kaçınabilir.
Böyle bir şeyin olması halinde, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ), söz konusu havayollarından elde ettiği üst geçiş ödemelerinden mahrum kalabilir.
Hem Türkiye’nin hem de BAE’nin kendi havayollarını bir uluslararası ilişkiler aracı olarak kullandıkları sır değil.
Özellikle THY ve Emirates bu açıdan öne çıkıyor.
Ve siyasi gerilim devam ettikçe, İstanbul – Dubai pazarı kolay kolay eski günlerine dönecek gibi görünmüyor.