Bundan iki sene kadar önce Covid-19 krizi ilk başladığında, havayolu taşımacılığında daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durumla karşılaşmıştık.
Yolcu taşımacılığı neredeyse sıfırlanırken, kargo operasyonu tam gaz devam etmişti.
Yolcu uçakları büyük bir hızla uzun dönemli park edilirken, park edilmiş kargo uçakları bile yeniden uçuşa verilmişti.
Tabii çok sayıda yolcu uçağının uçuştan alınıp park edildiği o günlerde hava kargo piyasasında kapasite sıkıntısı yaşanmaya başlamıştı.
Zira havayoluyla taşınan kargonun yaklaşık yarısı, yolcu uçaklarının altında (belly cargo) sevk ediliyordu.
Binlerce yolcu uçağının bir anda sistemden çıkması, kargo arz sorununu beraberinde getirmişti.
Bunun üzerine bir çok havayolu şirketi, yolcu uçaklarıyla sadece kargo taşır olmuştu.
Yani bir yolcu uçağının kabininde yolcu bulunmuyor ama kargo bölümü neredeyse tamamen dolu bir biçimde uçuluyordu.
Hatta Air Canada gibi bazı havayolları, yolcu kabininde bir takım değişiklikler yaparak, burada da kargo taşımıştı.
Hava Kargo Taşımasında, Yolcu ve Kargo Uçaklarının Payları
Aradan iki sene geçti.
Sektör hâlâ kriz öncesi seviyesine gelebilmiş değil.
Bununla birlikte her geçen gün operasyona dönen yolcu uçağı sayısı ve dolayısıyla hava kargo taşımasındaki yolcu uçağı payı giderek artıyor.
IATA’nın hazırladığı bir grafikte bu durum açık bir biçimde görülüyor.
Covid-19 krizinden önceki dönemde, sektörde üretilen CTK (Cargo Tonne Kilometres) miktarının %53 oranındaki bölümü yolcu, %47’si kargo uçaklarına aitti.
Krizin ilk aylarında kargo uçaklarının payı hızla artarak %71’e kadar çıktı.
Yolcu uçaklarının payıysa %4’e indi.
Aynı günlerde, yukarıda değindiğim ve grafikte “Preighters” şeklinde isimlendirilen ve sadece kargo taşıyan yolcu uçaklarının payı %25’e ulaştı.
Zaman ilerleyip dünya Covid-19’la yaşamaya alıştıkça, işler yeniden normale dönmeye başladı.
Şubat 2022 itibarıyla yolcu uçaklarının kargo taşımasındaki payı %28 mertebesine ulaşmış.
Buna karşılık “Preighters” payı giderek azalıyor.
Yaz aylarıyla birlikte normalleşmenin artan bir oranla devam edeceğini tahmin ediyorum.
Buradaki tek engel, Çin’in ısrarla devam ettirmeye çalıştığı “Sıfır Vaka” politikası ve bunun çıkardığı sorunlar.