Concorde Mantıksızlığı veya Concorde Sendromu (Concorde Fallacy) nedir; biliyor musunuz?
Bu sorunun cevabını verebilmek için bir mühendislik, teknoloji ve tasarım harikası olan Concorde adlı uçağın tarihçesine uzanmamız gerekiyor.
Zira altısı test amaçlı olmak üzere toplamd sadece yirmi adet üretilen Concorde, ticarî açıdan tam manasıyla bir hüsrandır.
Fikir olarak 1950’lerin ikinci yarısında doğan ve prototip üretimi Şubat 1965’te başlayan İngiliz – Fransız ortak ürünü Concorde, ilk deneme uçuşunu 2 Mart 1969; sesten hızlı ilk uçuşunu ise 1 Ekim 1969 tarihinde gerçekleştirmiştir.
Uçağın resmen hizmete girişi ise ancak 21 Ocak 1976 tarihinde mümkün olabilmiştir.
Projenin başlarında yirmiye yakın havayolu şirketi Concorde için yüzden fazla sipariş vermiştir.
Aviation Week & Space Technology adlı derginin 29 Mayıs 1967 tarihli sayısındaki bir reklamda, 1980 yılına kadar 350 adet Concorde satılacağı iddia edilmiştir.
Fakat 1970’li yılların başlarında, uçak daha resmen seferlere başlamadan çok önce siparişler birer birer iptal edilmiş ve geriye sadece üretici ülkelerin iki bayrak taşıyıcısı, Air France ve British Airways kalmıştır.
(Air Canada, Air India, American Airlines, Braniff, CAAC, Continental Airlines, Iran Air, Japan Airlines, Lufthansa, Middle East Airlines, Olympic Airways, Pan Am, Panair do Brasil, Qantas, Singapore Airlines, TWA ve United Airlines, ilk aşamada sipariş verip sonrasında iptal eden şirketlerdir)
Bu arada proje uzadıkça Concorde’un Ar-Ge maliyeti giderek artmış ve ilk başta hesaplananın kat be kat üzerine çıkmıştır.
1962 yılında 70 milyon Pound olarak tahmin edilen proje maliyeti, 1976 yılına gelindiğinde 1,5 – 2 milyar Pound arasında bir noktaya ulaşmıştır.
Uçağın satış performansı, Ar-Ge maliyetini karşılamamış ve bunun sonucunda aradaki fark İngiliz ve Fransız devletleri tarafından üstlenilmiştir.
Gelinen işte bu nokta, Concorde Mantıksızlığı şeklinde ifade edilen tanımın doğmasına yol açmıştır.
Concorde Mantıksızlığı kavramına göre; bir projeye, bir ürüne, bir işe harcanan para ve emek o kadar büyüktür ki o projenin, o ürünün, o işin başarısız ve hatta zararlı olacağı bilindiği halde para ve emek harcamaya devam edilir.