Lufthansa, Orta Doğu merkezli havayolları kaynaklı rekabetten rahatsız.
Lufthansa, yayımladığı aylık bültende bu durumu rakamlarla ortaya koyuyor.
Dünyanın bir çok ülkesinde, siyasetçilerin kendi yerli havacılık sektörlerini korumaya yönelik aktif bir biçimde tedbirler aldığına fakat Avrupa Birliği’nde (AB) bu durumun söz konusu olmadığına dikkat çekiliyor.
Tedbir almak bir yana, atılan adımların, birlik bünyesindeki havayollarına zarar verdiği iddia ediliyor.
Buna örnek olarak, AB ile Katar arasında imzalanan geniş kapsamlı sivil havacılık anlaşması gösteriliyor.
2024/25 kış tarifesi döneminde devreye girecek anlaşma sayesinde, Qatar Airways’in önüne 450 milyon nüfuslu Avrupa bölgesi serilirken, Avrupalı taşıyıcıların karşısında sadece 3 milyon nüfuslu bir Katar olacak.
AB (+İngiltere) ile Katar’ın başkenti Doha arasındaki uçuşlara baktığımızda, gerçekten de dramatik bir dengesizlik olduğunu görüyoruz.
Qatar Airways, AB ve İngiltere’de tam 27 noktaya uçarken, buna karşılık sadece British Airways ve Finnair’in toplam dört noktadan yaptığı uçuşlar bulunuyor.
Uçuş sayısı açısından değerlendirirsek, aradaki fark daha da açılıyor.
Bültende kullanılan “Airlines from Gulf and the Bosphorus” (Körfez ve Boğaz’daki Havayolları) ifadesi dikkat çekiyor.
Bundan, sadece Emirates, Etihad Airways ve Qatar Airways’in değil, THY ve Pegasus’un da hesaba katıldığını anlıyoruz.
Ayrıca Suudi Arabistan’ın duyurduğu yeni havalimanı projesine ve İstanbul İGA Havalimanı’nın kapasite artırma ihtimaline de değinilmiş.
Lufthansa’nın rekabetteki durumu göstermek için hazırladığı grafik gerçekten çarpıcı.
Grafikte, AB ile Asya arasındaki havayolu pazarı ele alınmış.
2002 yılında bu pazardaki yolcuların %39’u AB menşeli havayolları tarafından taşınırken, Körfez ve Boğaz’daki havayollarının payı sadece %3 mertebesindeymiş.
2022’deyse bu oranların sırasıyla %21 ve %46 olduğu görülüyor. Gerçekten muazzam bir değişim.
Tabii bunun temelinde, aktarmalı seyahat eden yolcu sayısındaki artış yatıyor.
İstanbul ve Dubai’de %50 civarında dolaşan aktarmalı yolcu oranı, Doha’da %70’e kadar çıkıyor.
İşte bu gidişata bir dur demek isteyen Lufthansa, adil rekabet ortamının sağlanması için taraflar arasındaki havacılık anlaşmasının gözden geçirilmesini talep ediyor.
Özellikle havacılığın çevresel ve sosyal etkilerine ilişkin hususların, AB bünyesindeki havayollarına olduğu gibi birlik dışındaki havayollarına da mecbur tutulması gerektiği belirtiliyor.
Gelgelelim, bu işin bir de Avrupa’ya sağladığı fayda tarafı var.
Körfez ve Boğaz’daki havayollarının sayesinde hem Avrupalılar hem de Avrupa’ya seyahat eden diğer ülke vatandaşları, çok daha fazla sayıda uçuş alternatifine çok daha ucuza erişme imkânına sahip oluyor.
Ayrıca yine Körfez ve Boğaz’daki havayollarının verdiği yeni uçak siparişleri, başta Airbus olmak üzere Avrupa’daki bir çok kritik sektörün ayakta kalmasını sağlıyor.
Dolayısıyla çok sıra dışı bir gelişme yaşanmadıkça, AB’nin sivil havacılık politikasının değişeceğini pek sanmıyorum.