Havacılık – denizcilik tarihinin en sıra dışı ürünlerinden bir tanesi, Hazar Denizi Canavarı olarak adlandırılan araçtır.
Sovyetler Birliği tarafından 1960’larda geliştirilen bu uçak, ekranoplan yani yer etkili araç niteliğini taşımaktaydı.
1966 yılında faaliyete başlayan Hazar Denizi Canavarı, 1980 yılındaki kazaya kadar Sovyet Donanması bünyesinde test edildi.
Kaza sonrasında, Hazar Denizi’nin dibinde çürümeye terk edildi.
92 metre uzunluğa, 38 metre kanat açıklığına ve 22 metre yüksekliğe sahip uçak, 1966 – 1988 yılları arasında dünyanın en büyük hava aracı unvanını taşıdı.
Uçağın boş ağırlığı 240 ton, maksimum kalkış ağırlığı ise 544 tondu.
Sekiz tanesi burnun hemen arkasında, iki tanesi de kuyrukta olmak üzere toplam on motoru vardı.
Seyir sürati 430 km/h, menzili ise 1.500 kilometreydi.
Deniz seviyesinden 4 ilâ 14 metre kadar yükselen uçak, en fazla 1,2 metre yüksekliğindeki dalgalı denizde (Sea State 3) faaliyet gösterebiliyordu.
İlk uçuşunu 16 Ekim 1966’da yapan ve Amerikan uydularınca ancak 1968 yılında keşfedilen Hazar Denizi Canavarı, büyük bir heyecana yol açmıştır.
Amerikalılar, deniz seviyesine çok yakın uçması sebebiyle radarların tespit edemediği uçağın teknik özelliklerini elde etmek için yıllarca uğraşmıştır.
Sovyetler daha sonra bu uçağı baz alarak, Lun-class ekranoplan (Proje 903) adı verilen sınıfta bir askerî araç üretmiştir.
1987 yılında hizmete giren araç, 1990’ların sonuna dek hizmette kalmıştır.
Sekiz motorlu bu uçak, 74 metre uzunluğa, 44 metre kanat açıklığına ve 19 metre yüksekliğe sahiptir.
Üzerinde altı adet gemisavar füze bulunmaktadır.
Sadece bir adet üretilebilen bu araç halihazırda, Dağıstan’ın Derbent şehrinin Hazar Denizi kıyısında öylece durmaktadır.