Fransa’da geçen hafta kısa menzilli uçuşlara uygulanacak kısıtlama yürürlüğe girmişti.
Karara göre, trenle iki buçuk saatten kısa süren mesafelere uçak seferi yapılamayacak.
Fiili duruma hiç bir etkisi olmasa da böyle bir uygulamanın başlaması, uzun vadede hem Fransa hem de Avrupa’nın diğer ülkelerin önemli sonuçlar doğurabilir.
Zaten son yıllarda, iklim değişikliğini önleme hassasiyeti çerçevesinde, kısa menzilli seyahatlerin demiryoluyla yapılması yönünde girişimler öne çıkıyordu.
Belki de bunun da etkisiyle, bazı ülkelerdeki iç hat havayolu pazarları, Covid-19 krizi öncesine oranla hâlâ geride.
OAG’nin hazırladığı grafikte, Avrupa’nın önde gelen beş ülkesinin Yaz 2019 ve Yaz 2023 tarife dönemleri, uçuş sayısı bakımından kıyaslanmış.
Ülke içi ulaşımda demiryolunun kullanılmasını teşvik eden Almanya, iç hat havayolu pazarındaki daralmayla dikkat çekiyor.
Almanya iç hatlarındaki uçuş sayısı, dört yıl önceye göre yüzde 47 oranında yani neredeyse yarı yarıya azalmış.
Fransa, yüzde 23 ve İngiltere, yüzde 21 oranındaki düşüşlerle Almanya’yı takip ediyor.
Uçuş sayılarındaki bu dramatik düşüşün arkasında, hub niteliğinde olmayan havalimanlarının aralarında yapılan uçuşların ciddi bir biçimde azalması yatıyor.
Fransa’da her gün en az bir sefer yapılan 72 havalimanı çifti arasındaki uçuşlardan 13 adedindeki uçuşlar tamamen durdurulmuş. Almanya’da bu sayı 28’den 11’e düşmüş.
Tabii işin bir de gerçeği var.
Havayolları, iç hatlarda kapasite düşürüyor olmaktan pek de rahatsız değiller.
Kâr oranının ya çok düşük olduğu ya da zarar edilen kısa menzilli hatlar, bir çok havayolu şirketi için bir külfet şeklinde değerlendiriliyor.
Yani iç hatlardaki bu daralma belki de Air France, Lufthansa, British Airways gibi şirketlerin kârlılığına olumlu yönde etki edecek.
EasyJet’in, Almanya iç hat pazarından çekildikten sonra kârının arttığını açıklaması, buna güzel bir örnek.