2008’de Türk Hava Yolları’nın (THY) bir alt markası olarak tanıtılan ve 23 Nisan (2008) günü uçuşlara başlayan AnadoluJet, 15 sene aradan sonra ayrı bir şirket haline dönüştürülüyor.
THY’den dün yapılan açıklamaya göre bu sayede, AnadoluJet markasının global standartlarda düşük maliyetli havayolu olarak faaliyetlerine devam edebilmesi ve pazardaki rekabetçi konumunu güçlendirilmesi amaçlanıyor.
Yeni şirketin resmî adı ise AJet Hava Taşımacılığı Anonim Şirketi.
Tabii günümüzde hatırlayan pek kalmadı ama AnadoluJet markası oluşturulurken, en fazla bir sene gibi bir süre içerisinde bağımsız bir şirket haline getirilmesi hedefleniyordu.
Lâkin evdeki hesap çarşıya uymayınca, bu hedefin gerçekleşmesi için 15 sene beklenmesi gerekti.
AnadoluJet, İstanbul’a Döner mi?
AnadoluJet kurulduğunda, merkez olarak Ankara Esenboğa Havalimanı seçilmiş ve iç hat uçuşlarına odaklanılmıştı.
İşin komik yanı, “düşük maliyetli taşıyıcı” iş modelini benimsediği iddia edilen yeni marka, bu modelin hiç bir niteliğini taşımıyordu.
Zaten geride kalan 15 yıl boyunca THY yönetiminde değişiklikler yaşandıkça, AnadoluJet markası da sürekli bir biçimde savrulmuştu.
Gün geldi dış hat uçuşlarına başladı, gün geldi dış hat uçuşları kaldırıldı, gün geldi dış hat uçuşlarına yeniden başlandı.
Bir baktık bir gün Borajet ile bir anlaşma yapılmış, bir baktık bir gün SunExpress ile wet-lease operasyona girilmiş, bir baktık tüm bunlardan vaz geçilmiş.
2017 yılında çıkan bir haberde, AnadoluJet için uzun menzilli uçuşların bile değerlendirildiği iddia edilmiş.
THY ve dolayısıyla AnadoluJet’in İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı stratejisi de benzer şekilde dalgalıydı.
Fakat artık bunlar geride kaldı. Ayrı bir şirket haline gelmesiyle, işler AnadoluJet için iyice ciddileşecek.
Günümüzde THY filosundaki 400’ü aşkın uçağın 81 adedi aslında AnadoluJet markasıyla uçuyor.
Ayrıca AnadoluJet, iç hatlarda 41 nokta ve 74 hat, dış hatlardaysa 48 nokta ve 90 hat olmak üzere toplamda 89 nokta ve 164 hatta uçuş yapıyor.
Kuruluş dönemindeki yaklaşımdan farklı olarak, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı (SAW), AnadolJet için çok daha büyük bir öneme sahip.
Zaten işin en kritik noktası da burası.
Yıllardır geciktirilse de 2024 veya 2025 yılında, SAW, çift pistle hizmet verir hale gelecek gibi görünüyor.
Bu durum, havalimanının uçuş kapasitesinin bir anda ikiye katlanması anlamına geliyor. Terminal kapasitesine yapılacak ilaveyle birlikte SAW’ın yolcu sayısında önemli bir artış elde edilmesi söz konusu.
Günümüzde SAW’ın iç hat pazarı Pegasus (%55) ve THY yani AnadoluJet (%45) arasında paylaşılmış durumda.
Dış hatlarda bu oranlar sırasıyla yüzde 60 ve yüzde 30 seviyelerinde.
Dolayısıyla, SAW’ın kapasitesi ikiye katlanırken, AnadoluJet’in buna seyirci kalması beklenemez.
Bu yüzden şirketleşmenin resmen gerçekleşmesine paralel, AnadoluJet’in merkezinin SAW’a kaydırılacağını ve yeni şirketin odak noktasının artık burası olacağını düşünüyorum.