Gün geçmiyor ki dünyanın farklı bir yerinden olağanüstü hava hareketi haberi gelmesin.
Kimi bölgelerde aşırı sıcak, kimilerinde aşırı soğuk, kimi yerlerde ise anormal miktarda yağan yağmur günlük hayatı derinden etkiliyor.
Hava durumuna en hassas sektörlerin başında hiç şüphesiz ki sivil havacılık geliyor.
2018 yılında Japonya’da Osaka Kansai Havalimanı’nın nasıl sular altında kaldığı, zihnimde hâlâ çok taze.
Bu yılın başında Yeni Zelanda’da Auckland Havalimanı‘nın, ağustosta ise Almanya’da Frankfurt Havalimanı‘nın uğradığı su baskınları da çok konuşuldu.
Son olarak, dün, İngiltere’nin güneybatısında bulunan Exeter Havalimanı’nın terminal binasından benzer görüntüler geldi.
Olağanüstü Hava Hareketleri, Havalimanlarını Yeni Tedbirler Almaya Zorluyor
Olağanüstü hava hareketlerinde aşırı yağmurlar dikkat çekiyor.
Yıllar içinde alışılan ölçülerin onlarca kat fazlası miktardaki yağmur, herhangi bir bölgeye bir kaç saat içinde düşebiliyor.
Libya’da meydana gelen ve belki de on binlerce insanın hayatına mâl olan sel felaketi, bunun en trajik örneklerinden bir tanesi olarak tarihe geçti bile.
Meteoroloji uzmanları, aşırıya kaçan hava hareketlerinin önümüzde yıllarda artık bir normal haline geleceğini ve buna göre hazırlık yapılmasının gerektiğini söylüyor.
İşte bu noktadan yola çıkan bazı havalimanı işletmeleri, değişen hava normallerine karşı ellerinden geldiğince tedbir almaya çalışıyor.
Hassas nitelikteki elektrikli cihazlar, muhtemel su baskınlarına karşı mümkün olduğunca, yerden yüksek noktalara taşınıyor. Kapalı alanlarda hem yolcular hem de elektronik aletler için hayatî önem taşıyan klima sistemleri güçlendiriliyor.
Pistler, aşırı sıcaklara daha mukavim hâle getiriliyor. Hatta nispeten daha maliyetli de olsa hem sıcağa hem de soğuğa dayanıklı malzemelerin kullanılması tercih ediliyor.
Deniz Kıyısındaki Havalimanları Tehlikede
Dünya genelindeki en işlek 100 havalimanın dört birinin, deniz seviyesinden 10 metre veya daha aşağıdaki bir yükseklikte bulunduğu belirtiliyor.
Hatta Osaka gibi, tamamen deniz üzerine inşa edilenleri bile var.
Tabii iş böyle olunca, deniz seviyesinde yaşanması muhtemel bir yükselmenin tehdit ettiği noktaların başında havalimanları geliyor.
Zira eldeki veri ve tahminlere göre, 2085 yılına kadar dünya genelinde deniz seviyesinin bir metreye yakın bir artış kaydetmesi bekleniyor.
Bu durumdaki bir çok havalimanı, deniz seviyesinin yükselmesi riskine karşı çeşitli şekillerde tedbir alıyor.
Amsterdam Havalimanı ise pistlerin orta bölümlerini yükselterek, yağmurun şiddetli bir biçimde yağdığı anlarda, suyun hızlı bir biçimde pistlerin kenarına doğru akmasını sağlıyor.
Alaska’da Problem, Buzların Erimesi
Öte yandan Alaska, sadece havalimanlarını değil tüm altyapıyı tehdit eden bir durumla karşı karşıya.
Toprağın normalde donuk halde olan katmanları, hava sıcaklığının her zamanki seviyesinin üzerinde seyretmesi sebebiyle çözülmeye başladı.
Bu yüzden zeminde çökmeler gözlemleniyor ve havalimanları da bundan nasibini alıyor. Donuk katmanların çözülmesini engellemek amacıyla, havalimanı gibi kritik öneme sahip tesislerde zemine yalıtım malzemesi yerleştiriliyor.
Anlaşılan o ki aşırı hava hareketleri gibi, havalimanlarındaki uçuş operasyonların sık sık aksaması da hayatımızın rutin bir parçası haline gelecek.